Sahi taş taş üstünde kaldı mı bakılacak? Cansız bedenler, organ parçaları, kopmuş eller kollar var artık bakılacak. Ankara’nın taşına değil, bu haline ağlıyoruz artık. Ankara’dan bana ne, ben yok edilen onca güzel insana, barış umuduna, huzura, adalete, güvenliğe, demokrasiye ağlıyorum.
Ölü sayısı 97, ölü sayısı 105, ölü sayısı artabilir… O bir kişi diye sayılıp istatistik tutulan isimlerin hepsi birer hayattı. Anneydi, babaydı, eşti, sevgiliydi, yardı yarendi, yoldaştı, arkadaştı, kardeşti, dosttu, öğrenciydi, öğretmendi, komşuydu… Kaç kişinin yüreğine ateş düştü. 97 kişi mi ölen? Geride kalan kaç kişi var bir yanı eksik devam edecek bundan sonra hayatına? Orada alçakça kurban edilen o bir kişi, barış için bir umuttu, elini taşın altına sokabilen bir yürekli insandı.
Bizde oturup engellilik hakkında yazacak takat kalmadı bu ay dostlar. Hiç birimizin insanca yaşama hakkı olmadığını bu kadar açık ve net gördüğümüz bu günlerde ne yazsak, ne desek boş. Varmıyor elimiz klavyelere, yazılmış yazılar boş ve anlamsız geliyor.
Bu yüzden bu sayımızı barış emek ve demokrasiye adıyoruz.