Sevgi Mart Göcen Hakkında

E-posta Adresi:

1981 yılında Konya'da, görme engelli olarak doğan yazar; ilkokul dâhil hiç körler okuluna gitmedi. 2003 yılında Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni hem mezun olduğu yıl hem de o döneme kadarki en yüksek ortalamayla, birinci olarak tamamladı. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans yaptı. Halen Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Hizmet Ön Lisans Programı öğrencisidir. Engelsiz Erişim Derneği, Eğitimde Görme Engelliler Derneği ve Altınokta Körler Derneği Denizli Şubesi’nde aktivizm çalışmalarına devam etmektedir. En büyük hedefi, Hak Temelli Yaklaşım ilkesini tüm beyinlere kazımaktır. Hayatının en büyük kazanımlarının Çağan’ın annesi olmak ve dergimizde yazmak olduğuna inanıyor. Anneliğin her noktasının erişilebilirliğini oğluyla birlikte çözmeye çalışıyor

 

Yazara,

sevgi.mart@gmail.com

e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.

 

 

Dergimize Geçmiş Yıllarda Katkıda Bulunanlar

Sevgi Mart Göcen Tarafından Yazılan Yazılar


İçinizden biriyim. Adım İdil, Ayşe, Ahmet ya da Mustafa. Gerçekten sıradanım. Ne bulutların üstünde, ne yer kabuğuna yapışığım.

Belki işsiz güçsüzüm, belki bir mesleğim var. Komşunuz, arkadaşınız, kardeşiniz, her gün sokağınızdan geçen biri, bir kafede yan masanızdaki müşteri, aynı otobüste bir yolcu, aynı bakkalın müdavimi, karşı bankta kitap dinleyen bir yabancı, bir çocuğun annesi veya babası ya da birinin eşiyim.


İçinizden biriyim. Adım İdil, Ayşe, Ahmet ya da Mustafa. Gerçekten sıradanım. Ne bulutların üstünde, ne yer kabuğuna yapışığım.

Belki işsiz güçsüzüm, belki bir mesleğim var. Komşunuz, arkadaşınız, kardeşiniz, her gün sokağınızdan geçen biri, bir kafede yan masanızdaki müşteri, aynı otobüste bir yolcu, aynı bakkalın müdavimi, karşı bankta kitap dinleyen bir yabancı, bir çocuğun annesi veya babası ya da birinin eşiyim.


 Merhaba dostlar, malumunuz bir haftalık uzun bir Bayram Tatili geçirdik. Kimimiz ailesiyle buluştu; kimimiz gezip dolaştı; kimimiz de sakin sakin evinde dinlenerek geçirdi bu tatili. Ben de tatili fırsat bilip kendini yollara vuranlardandım. Uzun zamandır yollarda olmadığımdan; yeni yol hikayeleri için ilaç gibi geldi bu ara. İstedim ki bu yazımda erişilebilirlik ve erişilemezlik üzerine gözlemlerimi paylaşayım sizlerle.


Merhaba arkadaşlar. 61’inci sayımızdaki yazımda “Karanlığın Hızı” adlı kitaptan söz etmiş ve ara ara bu kitaba geri döneceğimizi söylemiştim. Bu ay da kitapta otizmli bireyler için yapılan öneri bana yapılsaydı; yani beynime bir müdahale ile görebileceğim söylenseydi, sadece hayatımı kolaylaştırmak adına bu müdahaleyi kabul eder miydim? Üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.


“Bunun sahibi nerede?”, “Böyle zor olmuyor mu?”, “Tek başına neden sokağa çıktın?”, “Nereye gideceksin?”, “Senin kimsen yok mu?”, “Ben kimim hatırladın mı?”, “Senin kalp gözün açıktır; benim X işim var; sence ne olacak?”, “O taraftan değil; buradan gideceksin.”, “Nerede olduğunu biliyor musun?”, “Şunu bir yere oturtun.”, “Şimdi kaldırımdan düşecek. Aaaaa!


Adım Eşit Erişilebilir Engelsiz Hayat Dergisi. Düşünüyorum da bana bundan daha güzel bir isim verilemezdi herhalde. Neden mi? Bir kere, adımı oluşturan her kelime o kadar dolu ki; inancın ayak izlerini, umudun dokunuşlarını ve sevgi ile barışın sarılmalarını barındırıyor içinde. Eşitlik olmadan, Dünyanın anlamsızlığını; erişilebilirlik olmadan, gerçek paylaşımın olamayacağını ve engellerle dolu bir Dünyanın yaşanamaz olduğunu anlatıyor.


Benim adım Jaws ve farklı adları taşıyan birçok kardeşim var. Şimdi size kendimi tanıtmak istiyorum. Adıma bakıp; beni korkunç adaşımla karıştırmayın. Muhteşem işler yapıyor ve kendimle gurur duyuyorum. Beni tanıyınca, eminim siz de seveceksiniz.

 


Merhaba arkadaşlar, bu ay Engelli Maaşı uygulamasına bir bakalım istedim. Aslında engellilerin yararına gibi görünen; ancak, eşitlik mücadelemizin tam ortasına bir balyoz gibi indirilen bir düzenleme engelli maaşı. Peki, neden böyle düşünüyorum? 

 


Yıllarca toprağın derinlerinde kalıp; olgunlaşmayı bekledim. Sonra bir gün o korunaklı sığınağımın tepesi titredi ve bir kol uzandı bana. Ozamanlar akışkandım. Kuvvetli birşeylerin beni yukarı çektiğini hissettim. Adına depo dendiğini öğrendiğim bir şeyin içine konup; işlenmeye götürüldüm. Orada beni ısıttılar, soğuttular, eğip büküp bir şekle koydular. Artık hem katıydım, hem de ince uzun bir hal almıştım. Farklı parçalardan oluşuyordum. Tam ortamdan, daha önce birlikte aynı korunakta kaldığım ve şimdi adı lastik olan bir arkadaşı geçirdiler.


Merhaba arkadaşlar, bu ay, aslında çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi yapmak ve hayatıma birçok güzellik katan insanlara teşekkür etmek istiyorum. Aslında bu insanlar, sadece benim değil; eminim birçoğumuzun hayatına dokundular.


Merhaba arkadaşlar, hazır öğrenim sezonu açılıyor; tatil bitmiş, rehavetten kurtulup çalışma zamanıdır düşüncesiyle, bu ay sizlere bir uygulamadan söz etmek istiyorum. Ben iphone kullanıcısı olduğumdan; sizlere uygulamanın iOS sürümünden bahsedeceğim. Android işletim sistemini kullanan arkadaşlar da deneyimlerini benimle paylaşırlarsa çok sevinirim.


O sabah Heyecanla uyandı. Heyecan gece yavaşça yanına gelmiş; ona sarılıp uyumuştu. Görmese de güneşin kendisine gülümsediğini biliyordu. Önce derin derin nefesler alıp; duygularını kalbine çağırdı. Artık kararlıydı. Gece yanında sadece İnanç kalmış ve onunla uzun uzun sohbet edip; bu gün tüm duyguları ile toplantı yapmayı ve artık hayatını geri almayı kararlaştırmıştı.

 


Merhaba arkadaşlar, bu ay sizlerle, bir kitabın bana düşündürdükleri hakkında biraz laflayalım istedim.

Rahmetli Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler adlı bir kitabı vardır. Eminim birçoğunuz okumuşsunuzdur. Kurtuluş Savaşımızı öyle destansı anlatır ki; sanki sizde savaşın içindeymişsiniz gibi hissedersiniz. “Şimdi bu kitap ne alaka?” diye düşünebilirsiniz. Peki, sizce biz engellilerin de bir kurtuluş savaşı var mıdır?


Merhaba arkadaşlar, bu ay, aslında çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi yapmak ve hayatıma birçok güzellik katan insanlara teşekkür etmek istiyorum. Aslında bu insanlar, sadece benim değil; eminim birçoğumuzun hayatına dokundular.


Merhaba arkadaşlar. Bu ay sizlerle yine kişisel bir deneyimim üzerine konuşalım istedim.

Taşınmak, kimileri için bir işkenceyken; benim gibi hala genlerinin etkisinden kurtulamamışlar için, her bahar taşınma takvimi başlar ve damarlarındaki kan, “Haydi ama yeni yerler görme ve oralarda yaşama zamanı” çığlıkları ile dolaşır. Ben de bu çığlıklara uzun süre karşı koyamam ve neredeyse her iki üç yılda bir şehir değişikliği yaparım. İşte yakın zamanlarda, yine bir şehir değişikliği yaptım ve ev taşıdım. Şimdi bu taşınma deneyimim üzerine birkaç kelam etmek isterim.


Merhaba sevgili arkadaşlar. Birkaç aydır hep ciddi konulardan konuşmuşuz. Bu ay da biraz eğlenceli şeylerden bahsedelim istedim.

Malumunuz bahar ve yaz ayları yaklaşıyor. Kışın alınan fazla kilolardan kurtulma vaktidir. Ben de bu ay sizlere, epeyce fazla kilolarımdan körcül yöntemlerle kurtulma serüvenimi anlatayım istedim.