Bakışına göre değişir. Genellikle "Konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" anlamında kullandığımız bilindik bir ifade. Ancak burada ifade etmek istediğimiz mecazi değil, kelimesi kelimesine cümlenin tam anlamıdır.
Biz körler deneyimlerimiz sayesinde, bakmanın gerçekten birçok yolu olduğunu ve çoğu zaman tamamen görsel olduğu düşünülen şeylerin göz ile görmekle neredeyse hiç alakası olmadığını biliyoruz. Peggy Elliott, Ulusal Körler Federasyonu'nun ikinci başkan yardımcısı. Ve bu da size anlatmak istediği hikaye:
Eşim ve Ben, yüz yıllık büyük bir evde yaşıyoruz. Evin birinci ve ikinci katındaki 29 pencerenin etrafındaki büyük pencere çerçeveleri de dahil olmak üzere, yapımında bol ahşap kullanılmış. Birkaç yıldır bu camlar için tül dışında perde kullanmamıştık. Geçen yıl gözümüzü kararttık.
Kocam Doug ve ben körüz. Kathy adında bir iç mimarın pencere için perde seçmemize yardım etmesine karar verdik. Geldi, ölçtü, gitti ve aşağı yukarı bir hafta sonra bizi arayıp önerilerini göstermek için evimize gelmek istediğini söyledi.
Kathy, ona gösterdiğimiz 22 pencere için bize beş ya da altı alternatif gösterdi. Örneklerin hepsinin ahşabın güzelliğini öne çıkarmasından memnun kalsak da seçeneklerinin çoğunu beğenmedik. Kathy, örnek kitabını tezgahın üzerine koyup fikirlerini anlatıyordu, biz de örneklere ellerimizle dokunup bize söylediklerini dinleyerek örnekleri aradığımız görünüşe göre değerlendiriyorduk. Örneklerin çoğu desenli veya çizgiliydi ve bazılarında süs olarak dantel veya fırfır vardı. Önümüze isteğimize uygun seçimlerin çıkması ümidiyle dinlemeye ve dokunmaya devam ettik.
Kathy son seçeneklerden birine geldiğinde, ikimiz de bunun evimize uygun olduğunu biliyorduk. Alt kattaki odalar için sade beyaz örtü üzerine parlak işlemeli bir perde seçtik. Üst kattaki odalar için de benzeri şekilde sade üç farklı örnek daha seçerek seçimlerimize devam ettik.
Kathy'nin onun seçimlerini reddettiğimizi düşünmesini istemediğim için bir süre sonra ona sadeliği sevdiğimizi söyledim. Kathy: "Eğer biri evinize girip de bu Kathy’nin eserine benziyor diyebiliyorsa, ben başarısız oldum demektir. Ben sizin kendi zevkinizi ifade etmenize yardımcı olmak istiyorum, zevkimi size empoze etmek değil" diye cevap Verdi. Bu cevaptan sonra diğer seçenekleri reddederken kendimi daha Rahat hissettim.
Perdelerin hepsi artık takılı. Kathy, oturma odaları için yaptığımız seçimden o kadar memnun kaldı ki diğer müşterilere göstermek için sonucun fotoğrafını çekti. Bizim için de, evimiz için de doğru bir seçim oldu.
Ama kocam hızını almıştı bir kere. Pencereler için perdeleri seçtikten sonra evimizi güzelleştirmenin maliyetinin üstüne kendimizi maddi anlamda düzene sokmak için bir yıl ara vermemiz, nefes almamız, daha fazla para harcamamamız gerektiğini söylemeye çalıştım. Doug beni dinlemedi bile.
Ben yıllardır bir salon saatimin olmasını istiyordum ve o da bu hayalimi gerçekleştirmek istiyordu. Perdelerden o kadar memnun kaldık ki akabinde ve doğum günüm için bana bir saat aldı. Saatim çok güzel. Bir buçuk metreden uzun, kiraz ağacından el yapımı, eğimli cam bölmeleri var ve gürültüsüz bir ahenkle çalıyor.
Üstelik işin en iyi tarafı, saatin bizim için kör bir arkadaşımız tarafından yapılmış olması. Bu tür işlerle uğraşmayı seven kör bir tanıdığımız var. Kocam saati almayı ilk düşündüğünde (tekrar hatırlatayım bu, ben maddi kısıtlama için yalvardıktan sonra olmuştu), işi özenerek ve titiz bir şekilde yapan, eserleri daima güzel olan kör arkadaşımız ilk aklına gelen kişiydi.
Şimdi insanlar yemek odamıza girdiklerinde, "Oooooh" diyorlar. Perdeler sanki hep oradaymış gibi görünüyor – tam eve uygun. Perdelerle süslenmiş iki pencerenin arasında benim saatim duruyor ve "Oooooh"lara neden oluyor. Saatimi gören herkes, kendisi için bir tane istiyor.
Bunlar sıradan hikayeler mi? Herkes evini süsleyip sevdiklerine değerli hediyeler vermez mi? Evet ve körler de bunların hepsini yapar. Neyi sevdiğimizi biliyoruz, en az diğer insanlar kadar iyi ve kötü bir zevkimiz var ve bu zevki yaşadığımız evlerde ifade edebiliyoruz. Ama Doug ve ben, bize sadece iş bulma, faturaları ödeme ve topluma yararlı faaliyetlerde bulunmayı değil, aynı zamanda (evimizin nasıl görüneceğini seçmek gibi ), hayatın diğer alanlarında da kendimize inanmayı öğreten Ulusal Körler Federasyonu’nun üyesi olduğumuz için şanslıyız.
Federasyon sayesinde nesnelerin neye benzediğine karar vermek için nesnelere dokunup açıklamalara dinleyerek kendimizi ifade eden seçimler yapabileceğimizi öğrendik. Federasyon’daki kör dostlarımız sayesinde kazandığımız özgüven olmasaydı, görüyor olmasının bizim zevkimizden daha önemli olduğunu düşünerek Kathy'nin seçim yapmasına izin verebilirdik. Ama biz böyle değiliz! Ve kim ustaca yapılmış bir iş için kör birine gider ki? Biz. Her kör insan iyi bir zanaatkar değildir ama arkadaşımız Mickey, tanıdığım herhangi bir kör ve gören kadar iyi bir zanaatkardır.
Her şey nasıl baktığınıza bağlıdır ve biz federasyon sayesinde kendimize yetenekli, yetkin insanlar olarak bakmayı ve diğer kör insanlara da aynı şekilde bakmayı öğrendik. Kendi perdelerimizi seçebilir miyiz? Elbette ve perdelerimiz artık dekoratörün örnekler kitabında. Güzel bir hediye için kör bir ustaya mı gittiniz? Tabii ki! Ve tanıdığımız herkesin gıptasıyız.