126. Sayı, Ağustos 2024

Ağustosun kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu sıcak günlerden yine ve yeniden merhaba değerli okurlarımız. Heybemize yazarlarımızın zihinlerinden kopup gelen birbirinden değerli fikirlerini doldurup yüz yirmi altıncı sayımızla karşınıza geldik. Bu sayımızdaki içeriğe geçmeden önce fiziksel yeti kaybının sebeplerinden biri olan on yedi ağustos felaketinde yiten insanlarımızı bir kere daha analım istedik. Bu vesileyle tüm yaşam alanlarının erişilebilir tasarlanması ve güvenli hale getirilmesinin gerekliliği hususundaki çağrıyı buradan bir kere daha yineleyelim istiyoruz. O zaman gelin açalım heybemizi dökelim ortaya. Bakalım yazarlarımız nelerden bahsetmişler bu sayımızda.

Sayımızın ilk yazısında Sevgi Mart Göcen’e kulak veriyoruz. Sevgi, bu ay ebeveynlere ve bir arada yaşadığımız kişilere sesleniyor. Birlikte yaşamanın ne olması ve ne olmaması gerektiği, ortak yaşam kapsamında engelli bireyin de neden sorumluluklarının olması lazım sorusu üzerine fikirlerini yaşamından somut örneklerle bizlerle paylaşıyor.

Burak Sarı bu ay kalemini hemen her ebeveynin sorduğu ama engelli çocuğu olan ebeveynlerin daha fazla sorduğu “benden sonra ne olacak “sorusunu sorduran sisteme daha doğrusu sistemsizliğe doğrultmuş. Sesini bu soruyu soranların sesine katmaya çalışmış.

Ali Çolak bu ayki çevirisinde Amerikalı kör bir baba olan J. Michael Jones’u sayfalarımızda konuk ediyor. Michael Jones, Alabama Ulusal Körler Federasyonu'nun başkanı. Kendine ve küçük bir çocuğun babasından beklediği her şeyi yapabilme kapasitesine inancı var. Karşısındaki görevi tam olarak nasıl yerine getireceğinden emin olmasa bile. Kızı Laura’nın babasına güvenebileceğini bildiği gibi o da kendisine güveniyor. Bakalım Michael Jones bizlere neler anlatıyor.

Ayşe Turgay Gümüş çifti bu ay bizler için Birlikte Öğrenelim Miniğim başlıklı yazı serisinde normal ve anormal kavramlarının bir çocuğun gözünden irdelendiği bir kitabı tanıtıyorlar. Normal Çocuklar adlı kitabı onların kaleminden tanıyoruz.

Yazarlarımızdan Gülcan Altun bu sayımızdaki yazısında bizi geçmişe doğru bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Kendi sakatlığıyla tanışma ve kabullenme süreçleri üzerinden kör bir bireyin körlükle ilişkisini irdeliyor.

Murat Kefeli bu ay da çamaşır işlerini halletmeye eğlenceli üslubuyla devam ediyor.

Sizin de çarşafa dolanan çamaşırlarınız varsa ve kafanızda “Bu çamaşırları renklerine göre nasıl ayıracağım, çamaşırları kaç derecede yıkayacağım?” gibi sorular birbirini kovalıyorsa hem Murat’ın deneyimlerinden damıttığı ip uçlarını öğrenmek hem de gülümsemek için yazarımızın yazısını okumanızı öneririz. Yazının sonunda editörümüzün baş rolünde olduğu mini tiyatro da Murat’ın size sürprizi oluvesin gari.

Ekran okuyucular yardımıyla dijital ortamda hazırlanmış veya dijital ortama sonradan aktarılmış metinleri okumak aslında hiç zorlayıcı bir uğraş değil. Ah bir de şu Pdf’ler olmasa... Konuk yazarımız Doğan Aydın başımızın belası pdf dosyalarının nasıl erişilebilir biçimde ekran okuyucularla verimli okunabileceğini Bookworm, QRead ve Adobe Acrobat Reader uygulamalarını inceleyerek anlatıyor.

Bu sayımızın son yazısında bilişim uzmanı yazarımız Sarper Arıkan “Görme Engelli Bireyler ve E-Ticaret: Varsayılan Olarak Kapsayıcı ve İnovatif Olmanın Önemi”

 Başlıklı yazısında e-ticarette kapsayıcılığın ve inovatif çözümlerin öneminden bahsederken bu konuda yapılabileceklere de yer veriyor.

Yola baktım ama yol uzun

Canım atım yaman atım

Etme eyleme ölüm

Varmadan Kurtuba'ya

Diyor “Atlının Türküsü “şiirinde 1936 yılının sıcak bir Ağustos gününde zihinlerimizdeki ölümsüzlüğe yürüyen İspanyol şair Lorca.

Biz de kendi Kurtuba’mıza giden yoldaki yoldaşımız olan eşit erişilebilir engelsiz hayat yolundaki mücadele azmimizin hiç ölmemesi ve bir gün mutlaka kendi Kurtuba’mıza varacağımız inancıyla keyifli okumalar diliyoruz.

Editörden yazarı: Turgay Gümüş