Merhaba dostlar. Bu ay sizlere biraz güzelliklerden bahsetmek istedim. Aslında güzellik değil olması gereken şeyler. Ama her zaman rastlamayınca insana farklı geliyor.
Yaklaşık sekiz ay kadar önce Fitngym Sports Club isimli bir spor salonuyla görüşmeye gittim. Aslında çok büyük bir ihtimalle reddedileceğimi, aletlerin tehlike yaratacağını, benim güvenliğimi sağlayamayacakları bahanelerini dinleyeceğimi düşünüyordum. Çünkü yıllardır hep bu masalları dinleriz. Tabii “Neden aletler bizim için tehlike yaratır? Bir yetişkin olarak benim güvenliğimden neden onlar sorumludur?” gibi soruların cevaplarını halen bulamadım. Ama buram buram ayrımcılık ve normallik kokmuyorlar mı sizce de?
Neyse salonun üyelik danışmanıyla konuşmaya başladık. Ders saatleri, salonun kullanım esasları, duşların ve giyinme kabinlerinin nerede olduğu falan gibi konulardan konuşuyoruz. Ama benim beynim halen olanları algılamıyor. “Yok” diyorum içimden, “Kesin başka birisi için bilgi almaya geldiğimi düşünüyorlar.” Sohbetin sonunda danışmana, “Salona ben üye olacağım biliyorsunuz değil mi?” diye sormak zorunda kaldım. Danışman gayet rahat bir tavırla, “Tabii tabii, biliyorum. Başta konuşmuştuk ya” deyince rüyada olmadığımı anlamak için bir de kendimi dürttüm. Öyle ya yıllardır her başvurduğum salondan aynı masalları dinleyerek ayrılmış, bazıları hakkında şikayette bulunsam da hiçbir sonuç alamamıştım. Aslında çok normal olan ve olması gereken bir durumla karşılaşmak bile artık bizi şoka sokar hale geldi. Biz sohbetimize devam ederken birlikte çalışacağım spor hocam yanımıza geldi ve onunla da tanıştık. Ben ertesi gün spor için hazırlıklı gelmek üzere ayrıldım yanlarından.
Spor günü geldiğinde bile tereddütlerim vardı. “Ya bir yanlış anlaşılma olmuş. Biz sizinle çalışamayacağız” diyebilirlerdi. Çünkü eşimin kardeşi yakın bir zamanda üniversitenin havuzundan aynı cevabı almıştı ki kendisi de kör. Arkadaşıyla geldikleri için bir kerelik girmesine izin vermişler ama sonrasında ya engellilerin geldiği saatlerde gelecekmiş ki o zaman daha çok görevli olup onları koruyabiliyormuş ya da havuzu kullanamayacakmış. Yetişkin, öğretmen ve gayet iyi yüzen bir insanı “kör” diye görevlilerin koruması gerekiyor yani. Bu olaydan sonra, spor salonunun tutumu bana rüyadaymışım hissi vermişti. Anlarsınız herhalde hislerimi dostlar.
Salona girdim. Daha önce iç yerleşkesini bilmediğim için bir görevliden oryantasyon istedim. O sırada spor hocam yanıma gelip “Buyurun, birlikte gidelim. Ben de üstümü değiştirecektim zaten” deyince sanırım gerçek hayatta olduğumu anlayabildim.
Giyinme odaları için iki kat aşağı inmek gerekiyordu. Merdiven başına gelince birisinin ya da en azından hocamın koluma atlamasını bekledim ama o gayet rahat bana ortamı betimlemeye devam ediyordu. İndik, bana giyinme kabinlerinin, tuvaletin ve duşların yerini gösterip dolapları da nasıl kullanacağımı anlattıktan sonra “Giyinip yukarı çıkacağım. Sizi bekliyorum” deyip ayrıldı yanımdan. Ben de giyinip alana gittim.
Bir form da orada doldurmamız gerekiyordu. İşte klasik herhangi bir alerji durumu, kullanılan ilaç, hastalık vesaire. Tam “Kendinizle ilgili belirtmek istediğiniz bir durum var mı?” sorusuna gelince, “Hocam, kör olduğumu belirtsek mi?” dedim. “Neden ki? Sporu gözle yapmıyoruz. Kaldı ki öyle olsa bile bir yolu bulunurdu. Ben belirtilecek bir özellik olduğunu düşünmüyorum ve yazmayacağım” dedi hocam. Allah’ım kesinlikle rüyadaydım. Tam da bizim gibi düşünen, yıllardır herkesin kafasına kazımaya çalıştığımız düşüncelere sahip, üstelik bu düşüncelere benim hiç çabam olmadan ulaşıvermiş bir insanla karşı karşıyaydım.
Form doldurma işi bitince alana geçip çalışmaya başladık. Hocamın bazı hareketleri birkaç kez anlatması gerekse de ilk dönemler mat üstünde her şey gayet güzel gitti. Birkaç ders sonra aletleri kullanmaya başladık. Önce sevgili hocam Ceyda Hanım bana aletleri ve ne işe yaradıklarını anlatıyor, sonra da nasıl kullanmam gerektiğini betimliyordu. O spor salonu sahiplerinin bizler için tehlike yaratacağını söyledikleri tüm aletleri çok rahatlıkla kullanabiliyorum ve şu ana kadar da hiçbir tehlike ile karşılaşmadım. Bu durum da gösteriyor ki tehlike aletlerde değil, sağlamcılıkla kalıplaşmış, içine de normallik betonu dökülmüş beyinlerde.
Bugüne kadar spor salonu içinde bulunan koşu bandından AirSky’a, bench üzerinde ağırlık kaldırmaktan halat çekmeye ve kızak kullanmaya kadar hemen her türlü aleti kullandım. Eşitliğe inanmış güzel insanlarla herkes için mutlak ihtiyaç olan spor keyfini sonuna kadar yaşayabiliyor olmaktan çok mutluyum. Elbette bu satırlardan sevgili spor hocam Ceyda Barut’a ve Fitngym Sports Club salon yöneticilerine de çok teşekkürlerimi gönderiyorum. Diliyorum ki onlar gibi insanlar çoğalır ve eşitliğe dair umutlarımız artarak devam eder.