Sevgili okurlar biliyorsunuz EEEH Dergi ekibi olarak Radyo Engelsiz Erişimde EEEH Dergiden Yansımalar adlı bir program yapmaya başladık. Programımız her ayın son Perşembe akşamı yayınlanacak. Her ay bir yazıyı belirleyip o yazının konusu üzerine yazarıyla söyleşeceğiz. Tabii konuklarımız da olacak.
Programımızın ilk bölümünde kör ebeveynler konusunu ele aldık. Dergi ekibinden Canan, Dilek ve ben, konuk yazarımız Ali Çolak ve ABD’den iki kör anneyi ağırladık. Bize göre epeyce uzak bir ülkede kör ebeveynlerin ne gibi önyargılarla karşılaştıklarını, toplumsal tutumları ve çözüm önerilerini konuştuk. Neler konuştuğumuzu merak edenler yazının sonundaki bağlantıdan program kaydını dinleyebilir.
Okuduklarımızdan ve dinlediğimiz hikâyelerden biliyoruz ki kör ebeveynler olarak dünyanın çok farklı ülkelerinde de yaşasak benzer önyargılara ve toplumsal tutumlara maruz kalıyoruz. Ancak bu hikâyeleri birinci ağızdan dinlemek daha çarpıcı geldi bana. Konuklarımızı dinlerken sanki bizim yaşadıklarımızı anlatıyorlar, aynı coğrafyayı paylaşıyormuşuz gibi hissettirdi. Çocukların önyargısız olduğu üzerine hep konuşuyoruz ya buna örnek verdi sohbet esnasında Jamie Richey. Jamie’nin oğluna bir arkadaşı, annesinin nasıl yemek yaptığını sormuş. Oğlu da bu soru karşısında şaşırıp “Ocakla yapıyor” cevabını vermiş. Ne kadar doğal ve önyargısız bir cevap değil mi?
Ben de Program bittikten sonra bilgisayarımı kapatıp kendi kendime düşündüm Acaba Eren’e sorsa arkadaşı “Annen nasıl yemek yapıyor?”. Oğlumun ne cevap vereceğini öğrenmek için ona bu soruyu benim sormam gerektiği kanısına vardım. Program boyunca adeta çivilendiğim koltuktan kalktım. Salonda baba oğul karşılıklı oturmuş meyve yiyorlardı. İkiliye “Afiyet olsun” deyip oğlumun yanına usulca oturdum. ”Eren sana bir şey sormak istiyorum” dedim. “Sor anne” dedi. “Bir arkadaşın mesela Serdar sana annen nasıl yemek yapıyor diye sorsa ne derdin? “Fırında ya da haşlayarak derdim anne” diyerek cevap verdi oğlum. Önyargısız, gördüğüne inanan, net, kendinden emin ve dürüst bir cevap değil mi sizce de? Aynı soruyu yetişkin birine sorsaydım, oğlumun verdiği cevabı alabileceğimi hiç sanmıyorum.
Bir arkadaşımla kör ebeveynlerin karşılaştıkları durumları konuşuyorduk. Arkadaşımın oğlunun öğretmeni kreşe hazır gıda getirilmesini kesinlikle istemiyormuş. Annesinin yaptığı kâğıt kekinin paketli gıda olmadığını anlayınca “Bunu yardımcınız mı yaptı?” diye sormuş arkadaşımın oğluna. “Hayır, annem yaptı” deyince öğretmeni “Annen nasıl yemek yapıyor?” diye şaşırarak sormuş. Çocuk da “Bayağı yapıyor işte” diyerek cevap vermiş öğretmenine. Çocuğu sorulan soru, öğretmeni ise kör bir annenin kek yapması şaşırtıyor. Sanki gören herkes yemek yapmayı biliyor da körler nasıl yemek yapabilir değil mi? Bir körün bir şeyi yapamadığı inancına varmak için o kör kişiyi tanıyor olması gerekmez mi? Hiç tanımadığınız birinin salt kör olduğu için bir şeyi yapamayacağını düşünmek önyargı değil de nedir sizce?
Başka bir arkadaşım yeni pişirdiği sıcacık börekten komşusuna ikram etmek istemiş. Hazırladığı börek tabağını kızıyla birlikte göndermiş. Kızının çaldığı kapıyı açan komşunun yardımcısı şaşkın bir ifadeyle “Annen mi yaptı?” diye sorunca, soruyu garip bulan çocuk ne demiş olabilir tahmin edin.
Yetişkinler bizi ne kadar gözlemleyip dinleseler de bir türlü ikna olmuyor veya kabul etmiyorlar. Kör biri nasıl yemek yapar, çocuğunun bakımını nasıl sağlar, tek başına nasıl yaşar, kıyafetlerini nasıl seçer? Onlara göre imkânı yok, mutlaka vardır bir yardım edeni. Kafasına yerleştirdiği yapamaz, edemez, bilemez, eksik ve kusurlu gibi “sağlamcı” önyargılar var ya, işte sorun tam da bu. Oysa doğuştan getirmiyor kimse bu sağlamcı önyargıları. Geleceğin yetişkinleri olan çocuklarımızı önyargısız oldukları ve her şeyi gözlemleyerek çabucak öğrendikleri bu dönemde sağlamcılığın zehrinden uzak tutabilirsek, eşit ve erişilebilir yaşama tazecik ve tertemiz tohumlar ekeceğimizden eminim.
https://dunyayaseslen.com/icerik/eeeh-dergiden-yansimalar-1.-bolum-27.05.2021