Toplam Okunma 0
Karanlık bir deprem bölgesinde, üzerine ışık vurmuş enkaz yığınında dağınık bir şekilde birçok insan arama kurtarma çalışmaları yapıyor.

Acı nasıl anlatılır? Ya o acının katmerlediği dizginsiz öfke? Belki de anlatılamaz. Çünkü yaşananlar söze ihtiyaç duyulmayacak kadar yalın. Çünkü somut durum kendi kendini anlatıyor. Her gece bin bir kaygıyla bölünen uykumuz, bir telefon sesiyle bölünüyor o gece. Gece yarısı çalan kapının ve telefonun felaket habercisi olduğunu bilerek yetişmişiz. Korkuyla açılan telefondan deprem haberini alıyoruz. Sonrası acı, sonrası öfke. Uzmanların lokasyon vererek önlem alınması için yalvardığı noktada gerçekleşiyor felaket. Tıpkı Soma, Ermenek, Zonguldak madenlerinde göstere göstere geldiği gibi.

 

Tedbirsizlik, rant hırsıyla yapılan çürük evler on binlerce insanımızın enkaz altında kalmasına neden oluyor. Yaramızı yine kendimiz sarmaya çalışıyoruz. Dostlarımız, yoldaşlarımız aynı gün bölgeye hareket ediyorlar. Bulunduğumuz yerlerde dayanışmayı örmeye, sosyal medyada paylaşılan ihtiyaçları yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Deprem bölgesinde yaşayan, evleri yıkılmış yakınlarımızı tahliye etmeye çalışıyoruz. Canlarımızın günlerce enkaz altında kaldığı, yardımların zamanında ulaşmadığı, sekiz gün sonra enkaz kaldırma çalışmalarının başladığı korkunç koşullarda tek umut veren şey; emekçilerin koşulsuz, tereddütsüz dayanışmasıydı. Milyonlarca emekçi, varıyla yoğuyla deprem bölgesine dayanışma gösterdi. Vergiler, faturalar silinmezken emekçiler bir lokma ekmeğini paylaştı. İşlerinden atılmayı göze alıp bölgeye dayanışmaya gittiler. Sınıf kardeşliğinin, dayanışmanın kuru birer slogandan ibaret olmadığını gösterdiler. Bu karanlıktan çıkışımızın tek yolu da bilinç ve dayanışma zaten. Bunu bu süreçte defalarca gördük. O dayanışma ağının içerisinde beni umutlandıran bir gözlemimi aktarmak istiyorum.

 

Daha önce yaşanan depremlerde engellilere dair bilgi alamıyorduk. Yeterli olmasa bile birçok gönüllünün engellilere dair farklı ihtiyaçları gözetmesi umut vericiydi benim açımdan. Tabii ki bu yeterli değil. Arama kurtarma çalışmalarından itibaren engellilerin gözetilmesi gerekiyor. 99 depreminden beri aşina olduğumuz “Sesimi duyan var mı?” diye seslenmek doğru bir yöntem değil. Sonuçta o enkaz altında işitme engelliler, sesli iletişim kurmayanlar olabilir. Yaşlı ya da baygın da olabilir enkaz altındaki kişi. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda, bir deprem ülkesinin termal kamera vb. araçlarla yürütmesi gerekiyor arama kurtarma çalışmalarını.

 

Peki deprem bölgesindeki engelliler? Şehrin bütün altyapısı yıkılmış; baston, tekerlekli sandalye, akıllı telefon gibi yardımcı teknolojilerin yokluğunda engelliler için işler iki kat daha zorlaşmış oluyor. Aynı durum nöroçeşitliler için de geçerli. O nedenle, dayanışma ağlarının içerisinde engelli komisyonları oluşturulması çok büyük önem arz ediyor. Hatta ayrı bir afet ağı oluşturmak gerekiyor bu alanda. Tabii bu ağın kimlerden oluştuğu ve nasıl çalıştığı çok önemli. Engelsiz Afet Platformu isimli bir grup oluşmuş ama kimlerden oluştuğunu bile öğrenemedik. Deprem sürecinde dayanışma çağrılarının sosyal medyada alt metin eklemeden paylaşılmasının, görme engellilerin bu çağrılara ulaşamaması olduğunu bildikleri halde paylaşımlarına alt metin ekleme zahmetinde bulunmayan “Engelsiz Afet Platformu” pek de engelsiz olmadığını gösterdi.

 

Deprem sonrası engellilik çalışmaları anlamında derneğimizin de içerisinde bulunduğu engelli örgütleri ile ortak bir etkinlik düzenlenmesi, bu konuda atılmış bir adım oldu. Yine güzel çalışmalardan birisi, birlikte çalışmaktan oldukça keyif aldığımız Merhaba Spektrum’un da içerisinde bulunduğu @AfetOtizm grubu. Ankara’daki dayanışma sürecini yöneten Ankara Deprem Dayanışma Platformu @addpiletisim içerisinde yer alan, derneğimizin de bileşenlerinden olduğu Engelli Çalışmaları Komisyonu da bu amaçla faaliyet yürüten oluşumlardan.

 

Bu işin edebiyatını parçalamak gibi bir amacım yok ama “Böyle günlerde her şey hem acıya hem umuda benzer.” Umut, dayanışmamızda. Bu bir kader değil. Yaşadığımız coğrafya, deprem bölgesi ve bir daha böyle acılar yaşamamak için acilen tedbir almalı, bütün gündemimizi buna odaklamalıyız. Dayanışma yaşatır. Bir daha böyle acılar yaşamamak umuduyla.

 

Etkinliğimize alttaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

 

https://www.youtube.com/watch?v=rJfva7PQK_U&t=83s

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.