Toplam Okunma 0
Dikdörgen formdaki görselde görme engelli bireyler için hazırlanan oy pusulası ve onu kendine doğru tutan, bir çift erkek eli fotografı buluyor. Oy pusulasının arkasında, adamın karşısında konumlandığı anlaşılan saat ve yüzük takmış bir kadın kolu masaya dayamış olarak duruyor. Görselin sol alt köşesinde küçük siyah harflerle “ Kaynak: bianet.org” yazıyor.

Sevgili dostlar, sözlerime nasıl başlasam, hislerimi size hangi kelimelerle anlatsam bilemiyorum. Ne desem içimdeki o sevinci, kıpır kıpır duyguları anlatamam. En iyisi şunu diyeyim, sonunda başardık!

Yıllardır sürdürdüğümüz tek başımıza, gizli ve mahrem oy kullanma mücadelemiz başarıyla sonuçlandı. Bu o kadar güzel bir duygu ki yeni mücadelelere daha sıkı sarılma gücümüzü arttırdı, yeni umutları ve kararlılığımızı pekiştirdi. En başından beri olmasa bile son altı yıldır birebir içinde bulunduğum bir mücadele. YSK’nın şablon kullanmamıza izin verişi, kendisinden şablonları bastırmamızı istediğimizde olumsuz geri dönüşü, GETEM’de şablon katlama ve postaya yetiştirme süreci, “Acaba talep edenlere zamanında yetiştirebilecek miyiz?” kaygısı, şablonları nasıl kullanacağını soran dostlarımıza en doğru ve detaylı anlatımı yapma çabalarımız, her biri bir film şeridi gibi zihnimde ardı ardına dolaşıyor. GETEM’de şablon katlarken o anı ölümsüzleştiren görüntüler, bu görüntüler üzerine yazılan sözler ve bu sözlerin şarkıya dönüştürülmesi, gitarın ve diğer enstrümanların farklı şehirlerden çalınıp sözlerinin amatörce kaydedilmesi ve adım adım seçim şarkımızın oluşturulması, gecenin bir yarısı Ayşe ve Turgay’ın şarkının son halini bize göndermesi ve kimsenin uyumayıp o anı beklemesi, seçim günü şablonlarla sandığa gitme heyecanı, oy verme değil, şablonu kullanma heyecanı ve paylaşılan deneyimler. O kadar çok anı var ki zihnimde, her biri bir tarih aslında. 2021 Yılının Ekim ayı ve meclise Seçim Kanunu’nun geleceğini öğrenmemiz. Artık iyice kolları sıvamamız ve hemen diğer STK’larla iletişime geçmemiz. Sonra change.org kampanyamızı başlatmamız ve hukukçulardan bir ekip oluşturulup değişiklik önerimizin hazırlanması. Basın açıklamamız ve diğer tüzel örgütlerden destek talebimiz. Aynı zamanda Seçim Kanunu’nun meclise ne zaman gelebileceği üzerine bilgi almaya çalışma çabalarımız. “Her an gelebilir, birkaç ay sonra da” gibi görüşler gelmesi. “Bu defa olacak, seçim kanunu çok sık gelmiyor meclise, ne yapıp ne edip tek başına oy kullanma talebimizi yasaya koydurmalıyız” sözleri. Partilerden alınan randevular. Artık tümü biliyor ne istediğimizi ve hiçbiri olumsuz karşılamıyor. Ümidimizin artması ama süreci sıkı tutmamızın gerekliliği. Ve 14 Mart’ta Seçim Kanunu değişikliği teklifinin meclise gelmesi. İyice heyecanlanıyoruz. Gece gündüz tek konumuz bu artık. “Olacak bu defa” diye birbirimizle konuşmalarımız. Sonra bir de görüyoruz ki TBMM Anayasa Komisyonu’nda bile bizim talebimize yer verilmiyor. Son şansımız meclis görüşmelerinde önerilmesi. “Yok” diyoruz, “Olacak bu iş. Gerekirse meclisin kapısında kamp kuracağız ve talebimizi elde edinceye dek oradan ayrılmayacağız.” Olgun Abi’nin federasyon toplantısına katılıp bizim kararlılığımızı ve tutumumuzu bildirmesi. “Biz beş kişiyle de olsa bu eylemi yapacağız” demesi. Federasyonun da eylem kararı alarak sürece dâhil olması. Sadece üç gün kala bu kararın alınması ve hafta sonu oluşu. İstanbul ekibinden “Ne yapıp ne edip Ankara’da olacağız” sözü ve İstanbul’daki diğer STK’larla yoğun görüşmeler. Harika bir birlik beraberlik örneği. Temin edilen araç ile diğer STK’larla birlikte yola çıkış, yolda söylenen marşlar, şarkılar, verilen sözler. Uykusuz bir gece ama enerjimizin hiç düşmemesi, aksine daha da yükselmesi. Sonunda meclis önünde başlayan eylem. Tek başına oy kullanma talebimizi hep birlikte haykırmamız. Seslerimizin meclisten duyulması ve kitleye yapılan açıklama. “Biz yine de emin olamıyoruz çünkü daha önce de söz verilmişti ama talebimiz yasa teklifine konmadı” deyişimiz. “Biz herhangi bir partiden değil, TBMM’den talep ediyoruz hakkımızı” diye haykırışımız. Yemek ekmek değil talebimiz, anayasal hakkımız olan gizli oy kullanmak. “Tamam” diyor parti temsilcisi. “İstediğiniz değişiklik yapılacak.” Sonra federasyon başkanının eylemi sona erdiren sözleri. Biz ayrılmak istemiyoruz oradan. Emin olamıyoruz çünkü. Ya geçmezse talebimiz meclisten, kim bilir daha ne zaman gelir Seçim Kanunu meclise. Neyse dönüyoruz aracımıza ve yolda tek kaygımız “Acaba nasıl bir öneri sunulacak ve gerçekten talebimizi karşılayacak mı?” Bir kaygımız daha var, “Ya kandırıldıysak.” Dönüş yolunda yine uyumuyoruz ama artık yorgunuz. Kulaklarımız sürekli meclisten gelecek haberde. “Olacak bu defa, kesin olacak” diye inanıyoruz ama duymamız gerek o güzel haberi. Ertesi akşam eylem sürecini birbirimizle paylaşmak için kısa bir Online toplantı yapıyoruz ve beklediğimiz haberi o sırada alıyoruz. “Müjde!” diyor haberi bize ileten arkadaşımız. “Öneri mecliste kabul edilmiş. Artık tek başımıza oy kullanabileceğiz.” Biliyorduk bu haberin geleceğini ama yine de kulaklarımıza inanamıyoruz. “Gerçekten mi?” diyoruz. “Nereden duydun, Haberi ilet bize.” Sonra bakıyoruz ki doğru, havalara uçuyoruz. Herkesle paylaşmak istiyoruz. İnanılmaz bir mutluluk bu. Az sonra zihnimizde uçuşan yeni sorular. “Acaba nasıl bir öneriyle geçti? Bizim önerimiz olduğu gibi mi geçti yoksa daha farklı mı? Bizi zora sokacak, işimizi daha da zorlaştıracak bir öneri olmasın.” Olgun Abi, meclis tutanaklarına ulaşmaya çalışıyor ertesi gün. Sonra yine gecenin bir yarısı buluyor ve gönderiyor yasanın yeni halini. İlk duyduğumuzda kısa bir şok yaşıyoruz. Bu değildi bizim talebimiz. YSK’nın görevleri arasına görme engelliler için şablon bastırma ekleniyor ama biz “Engellilerin oy kullanacağı sandıkta her türlü önlem alınır. YSK engellilerin gizli, bağımsız ve tek başına oy pusulasına işaretleme yapabilmesi için teknik altyapıyı hazırlar” şeklinde bir öneri sunmuş ve tüm yetkililere iletmiştik. Sadece körler değildi gizli oy kullanamayanlar. Tek çözüm de şablon değildi. Şablon, bizim bulduğumuz ve olumlu sonuç aldığımız bir yöntemdi ama tek yöntem değildi tabii ki. Üstelik “tek başına oy kullanma” ifadesi hala yasada düzenlenmemişti. Çok üzülüyoruz ama sonra diyoruz ki “YSK şablonu kullanmada sorun görmüyordu ancak kendisi üretmiyordu. Bu benim görevim değil diyordu. Şimdi artık bunu diyemez. YSK, görme engelliler için şablon üretmekle yükümlü. Şablonu üretecek, biz de o şablonla tek başımıza, gizli ve bağımsız bir biçimde oyumuzu kullanacağız.”

İşte gördüğünüz gibi dostlar, istediğimizi tamamen alamadık ama şablonu yasaya koydurduk. Bunu hep birlikte yaptık ve eğer istersek elde edemeyeceğimiz bir şey olmadığını gösterdik. Yeter ki birlik olalım. Şimdi mücadeleye devam. YSK ile artık daha sık görüşeceğiz.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.