Toplam Okunma 0

Yazan: Jan Bailey

Braille Monitor, Ocak 2016

Çeviren: Ali Çolak

 

Bugün elimizde çok sayıda teknolojik alet var ve bunlar şüphesiz ki körlerin istihdamında önemli bir rol oynuyor ancak bazen düşük teknolojik çözümleri gözden kaçırıyoruz. Bir üniversite öğrencisiyken bulduğum film bölme ve ekleme işi benim ilk işimdi. Ben bu iş yerinin ilk elemanları arasındaydım ve ilk önce bizi pratik için sahte filmlerle başlatsalar da kısa bir süre sonra gerçek filmlere geçtik. Filmleri önceliklerine göre sıralayıp, günlük filmleri işleyip, haftalık filmleri müşterilere bir hafta içinde fotoğrafları alacaklarını söyleyecek olan dükkanlara iletirdik.

 

Bu filmler, kutuların içinde yazılı kartlarla etiketlenirdi ve bu patronumun beni ofisine çağırmasına neden oldu. Beni beğendiklerini, işimi iyi yaptığımı ama beni işten çıkarmak zorunda olduklarını söyledi. Ben nedenini sorunca bana bir başka elemanın benim için filmleri getiremeyeceğini ve ilk önce “A” filminin, sonra “B” filminin, ondan sonra “C” filminin işlenmesi gerektiğini söyledi.  Kutunun içindeki kartları okuyamayacağım için işten çıkmam gerekiyordu.

 

Ben zaten kendi başıma bu problemin çıkacağını öngörüp önceden bir çözüm bulmaya çalışmıştım. Patronuma kibar bir şekilde şu an kullandıkları sistemin zaman harcadığını ve etkili olmadığını anlattım. Karanlık odada çalıştığımız için körcül bir tekniğin daha etkili olacağını anlattım.

 

Ona insanların filmi taşıma bandından çıkararak odanın önüne gidip kartı çıkarıp el fenerini alıp filmden uzaklaşarak kartı okumak için el fenerini açıp kartı okumalarının ve eğer film bir “A” filmi değilse, o zaman el fenerini kapatıp kartı film kutusuna geri koyup el fenerini yerine koyup film kutusunu alıp ve konveyör bandının hangi bölümünden aldıklarını hatırlamaya çalışarak fazla zaman harcadıklarını söyledim. Ön tarafta bizim için film tepsilerini hazırlayanlar için üç tane tek delikli delgeç almasının çok daha kolay olacağını söyledim. Kartın üzerine karanlık odanın dışında, ışığın altında çalışan insanlar için Latin harfleriyle yazabilirlerdi ama bizim için kartta delikler açabilirlerdi: “A” için bir delik, “B” için iki delik ve “C” için üç delik. Delikler arasında boşluk bırakmalarını önerdim. Böylece bir şeyleri dokunsal olarak yapmaya alışık olmayanlar bu delikleri kolayca hissedebilirlerdi. Patronum bu fikri beğendi, bu tekniği uygulamaya geçirdi ve ben de işime devam ettim. Tekniğim aynı zamanda daha hızlıydı çünkü film tepsilerini çıkarmadan kartları hissederek konveyör bandında yukarı ve aşağı gidebiliyorduk. Bu teknik büyük bir zaman tasarrufu sağladı ve ben ayrıldıktan sonra bile işyerindeki herkes bu yöntemi kullanmaya devam etti.

 

Bir sonraki işim, bir huzurevinde sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmaktı. Görevlerimden biri, huzurevindeki tüm sakinler hakkında üç ayda bir durum notları almaktı. Yetmişlerin sonlarında,  bilgisayar veya kelime işlemcilerinin ortaya çıkmasından önce, bu notları tutmak için bir daktilo kullanıyordum. Notları yazabileceğimi biliyordum ancak tabloda kendi sayfamı tanıyabilmemin bir yolunu bulmam ve yazımda nerede kaldığımı saptamam için bir yol bulmam gerekiyordu. Dört noktasından delinmiş bir kağıt buldum. Bu kağıdı daktiloya koyup ilk çeyreğin notlarını yazar ve tabloya yerleştirirdim. Bir sonraki çeyreğin notlarını alma zamanı geldiğinde, aynı kağıdı tekrar daktiloya koyup bir sonraki deliğe inerdim. Tablolar hemşire istasyonunda sayıya göre sıralanmıştı. Bu yüzden doğru tabloyu bulmakta hiç sorun yaşamadım. Bu kağıt delikli olduğu için sayfayı çok rahat bulabiliyordum çünkü delikleri rahatça hissedebiliyordum.

 

Sonraki işim, otuz bir yıl çalıştığım Körler için Devlet Hizmetlerinde rehabilitasyon danışmanı olarak çalışmaktı. Bulaşıkçı olmak isteyen bir müşterim vardı ancak iş değerlendirmesinden sonra iş koçu bana bulaşıkçı olarak rekabetçi olamayacağını çünkü bir yığın temiz tabakla odanın bir ucundan öbür ucuna geçmesinin mümkün olmayacağını söyledi. Zaten ortalama bir insanın taşıyabileceğinden daha fazla olan tabakları, bir arabaya koymasını ve ardından bastonunu kullanarak odanın içinde yürürken arabayı arkasından çekmesini önerdim. Büyük bir otelde bulaşıkçı olarak başarılı bir şekilde işe alındı.

 

Bir bakımevinde istasyon yardımcısı olarak çalışacak başka bir müşterim vardı ve o da bir iş koçuyla çalışıyordu. Su sürahilerini doldurur, yatak paketlerini hazırlayıp dağıtır ve sakinleri yemeklerine indirirdi. Onu işten atmak istiyorlardı çünkü ona verdikleri Latin alfabesiyle yazılı bir listeden her bir sakin’in ismini işaretleyerek sakinlerin yemeklerini yiyip yemediklerini belirtmesini istiyorlardı. Bu listeyi okuyamıyordu ve kimse bir çözüm bulamıyordu. Görüşmemizde ona odada kaç masa olduğunu sordum. On beş masa olduğunu söyledi. Her masada dört kişi otururmuş. Her masaya kimin oturduğunu ve nerede oturduklarını yani masanın hangi tarafında oturduklarını bilip bilmediğini sordum. Bildiğini söyledi. Çok büyük puntolu yazıları okuyabiliyor ve Braille alfabesini okuyabiliyordu ama yeterince hızlı değildi. Ona çok büyük sayıları okuyup okuyamayacağını sordum. Okuyabileceğini söyledi. Ben de eşinin 5'e 8lik kartlardan 15 kart hazırlamasını önerdim. Eşi bu kartları 1’den 15’e kadar numaralandıracak, sonra karta keçeli kalemle dört daire çizip sakinlerin isimlerini dairelerin içine yazacaktı. Bu 15 kartı büyük bir halkaya asabilirdi. Ardından, herkesin nerede oturduğunu bildiği için dört dairenin her birine bir X işareti koyup kartları teslim edebilirdi. Tekniği uygulamaya başlamasından üç gün sonra bunu yapmaya devam etmesi gerekmediğini söylediler ama bu eforu sergilemesi onu işini kaybetmekten kurtardı.

 

Sıkça insanların kör bir kişinin küçük bir şey yüzünden bir işi yapamayacağına karar verdiğini görüyorum. Oysa sadece biraz yaratıcılık, işi kurtarabilir. Günün dilinde buna “kutunun dışında düşünmek” diyorlar ama benim zamanımda buna “beynimizi kullanmak ve alternatif teknikler bulabilecek kadar esnek olmak” deniliyordu.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.