Toplam Okunma 0

Burak Sarı: Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

 

Ersin Sınay: Ben Ersin Sınay, Kıbrıslıyım. 2012’de Londra’daki City University London Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra Londra’da hem devletin sağlık sektörüne bağlı olarak hem de özel olarak okullarda, hastanelerde ve kliniklerde çalıştım. Şimdi de İtalya’nın Pesaro şehrinde yaşıyorum. Online olarak Londra’da iki özel eğitim okulu ile çalışıyorum ve aynı zamanda sosyal medya ve web sitem üzerinden de alternatif ve destekleyici iletişim alanında Türkçe bilgi ve materyal paylaşıyorum.

 

 Burak Sarı: ADİS nedir?

 

Ersin Sınay: ADİS, “alternatif ve destekleyici iletişim sistemleri” olarak açıklanır. Bu da sözel iletişim dışında kullandığımız tüm iletişim yollarına verilen isimdir. Örneğin el, yüz hareketleri, jestler, vücut dili, semboller, işaret dili vs. gibi. Bunlar genel olarak iki gruba ayrılır; yardımlı ve yardımsız. Yardımsız ADİS: Herhangi düşük veya yüksek teknoloji desteğe ihtiyaç duymadan kullanabileceğimiz iletişim sistemleridir, Jestler, mimikler, işaret dili gibi. Yardımlı ADİS ise düşük veya yüksek ek yardıma ihtiyacımız olan iletişim sistemleridir. Ses kayıtlı butonlar, iletişim kitapları, uygulamalar, iletişim cihazları, gözle kontrol edilebilecek cihazlar vs. gibi. ADİS, sözel iletişime geçmekte herhangi bir sebepten dolayı güçlük yaşayan herkes için kullanılabilir. Yaş sınırı yoktur ve herhangi bir ön koşul becerisi gerektirmez.

 

Burak Sarı: Türkiye ve dünyada alternatif iletişim hakkında nasıl bir farkındalık söz konusu?

 

Ersin Sınay: Aslında ellerimizi kullanarak iletişime geçmek, ağzımızı kullanarak iletişime geçmekten daha eski bir tarihe dayanır. Kısaca ADİS’in geçmişinden bahsedecek olursak, ilk bilinen düşük teknoloji ADİS metodu 1920’li yıllara aittir Örneğin bunun ismi F Hall Roe İletişim Panosu’dur. F Hall Roe, serebral palsi tanısı olan bir yetişkindi ve onunla beraber kişinin parmağıyla işaret ederek kelime ve cümle kurabileceği harflerin ve kelimelerin olduğu bir pano oluşturuldu. Bu alanda bir diğer önemli gelişme de 60’lı yıllarda Amerikan İşaret Dili’nin geliştirilmesi ve 80’li yıllarda da Amerika’da ilk ADİS kursları verilmeye başlanmasıdır. Teknolojinin gelişmesi ve özellikle IPAD gibi tabletlerin hayatımıza katılmasıyla da ADİS inanılmaz gelişti ve birçok kişi için erişebilir ve ekonomik opsiyonlar sunmuş oldu. Şu an birçok tanıya sahip, birçok sebepten (fiziksel, nörolojik, motor vs.) sözel olarak iletişime geçemeyen herkesin erişebileceği, donanımlı, kişilerin hayat kalitesini arttıran ve topluma katılımlarını sağlayan birçok uygulamaya sahibiz. Ama başka dillerde.

 

Eğer Türkiye’de Türkçe ADİS’e bakacak olursak  ilk sağır ve dilsizler okulu II. Abdülhamit Dönemi’nde Sultanahmet Ticaret Mektebi içinde 30 Eylül 1889’da açılmıştır. Ancak beş kez yer değiştirdikten sonra, son olarak Kaptan İbrahim Paşa Külliyesi’ne taşınmış ve 1913’te de kapanmıştır. Bu okulda ve daha sonra açılan okullarda Türk işaret dili öğretimi sürdürülmüştür. 1953 yılında ise ülke çapında işaret dili eğitimi yasaklanmış ve 1992 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde işaret dili konusunda hiçbir çalışma yapılmamıştır. Amaç, işitme engellilerin sözel eğitimi yani konuşturulmasını sağlamaktır. İşaret dilinin konuşmaya engel olduğu, işitme engellilerin konuşturulması için işaret dilinin yasaklanması Türkiye’de işaret dili eğitimi ve öğretimini dünya ülkeleri arasında yaklaşık 60 yıl geri bıraktığı gibi, Türk işaret dili üzerine bilimsel araştırmaların da neredeyse hiç başlatılamaması gibi bir olumsuzluğa yol açmıştır. Türk Milli Eğitim sisteminde Türk işaret dilinin yasaklanmasından 52 yıl sonra 2005 yılında çıkarılan “5378) sayılı Özürlüler Kanunu”yla TİD serbest bırakılmış ve bu konuda çalışma yapma görevi Türk Dil Kurumu’na verilmiştir. Bununla beraber Türkiye’de diğer alternatif ve destekleyici iletişim sistemlerinde de henüz yeterli gelişme, kabullenme ve farkındalık gösterilmemiştir. Sözel iletişim ısrarı devam etmekte, sunulan ADİS opsiyonları ise sınırlıdır. Var olan Türkçe ADİS opsiyonları sadece istek belirtmek veya özel eğitim programını desteklemek için kullanılabilmektedir. Henüz Türkçe olarak tam donanımlı, kişinin her ihtiyaç, istek, fikir ve inancını paylaşabileceği, okuma-yazma, akademik ve profesyonel hayatını destekleyen, çevresel kontrol ve taşınılabilirliğe önem veren bir uygulama hazırlanmamıştır.

 

Burak Sarı: ADİS hakkında yanlış bilinenler nelerdir? 

 

Ersin Sınay: 1) ADİS konusundaki en büyük önyargı, bunun çocukları tembelleştireceği ve/veya konuşmayı engelleyeceği yönündedir. Birçok araştırma bunun böyle olmadığını hatta konuşmayı desteklediğini göstermektedir. Şu an birçok ülkede tipik gelişen çocuklara dahi işaret dili eğitimleri verilmektedir ve sözel olarak iletişime geçemeyen 6 aylık bebeklerin ihtiyaçlarını belirtmek için bağımsız olarak işaret dili kullanabildikleri ve işaret dili öğrenen çocukların ilerde kelime hazinesinin daha gelişmiş olduğu kanıtlanmıştır. Buna rağmen bu önyargı maalesef ülkemizde devam etmektedir.

 

2) Kişinin ADİS için uygun olması veya bunun için yaş sınırı veya önkoşul becerileri olması gerektiği düşünülür ama bu doğru değildir. Herkes, her an, istediği herkes ile istediği her yer ve her şekilde kendini ifade edebilmelidir. Bunun için kendini kanıtlaması veya belli bir yaşa kadar beklemesi gerekmez.

 

3) Sözel iletişime geçebildiği için kişilerin ADİS’e ihtiyacı olmadığı söylenir. Merhaba Spektrum! ekibi hem kendi deneyimleri hem de paylaştıkları araştırmalarla da bunun aksini defalarca bize aktarmıştır. Bunun için “part-time ADİS veya part-time/yarı-zamanlı sözel iletişime geçebilen” gibi tanımlar kullanılmaktadır. Otistik kişiler sözel iletişime geçebilse de bazı durumlarda duyusal, sosyal veya herhangi başka bir sebepten her an sözel iletişime erişemeyebilirler. Bu gibi durumlarda veya istedikleri her an kendilerini ifade edebilmek için de ADİS’in erişilebilir ve kabul edilir bir iletişim sistemi olması ve sözel iletişim varsa dahil önerilmesi, erişilebilmesi ve kabul edilmesi gerekir. 

 

4) Tam olarak ADİS hakkında olmasa da sözel iletişime geçemeyen kişilerle ilgili sıklıkla yapılan bir diğer varsayım da kişilerin potansiyeli ve özellikle bilişsel becerileri ile ilgilidir. “Sözel iletişime geçemeyen, düşük fonksiyonlu” gibi tanılarla ifade edilen kişilerden beklentiler, kişiye rağmen düşük tutulur ve kişinin kendini olduğu gibi ifade edebilmesi için imkanlar yaratılmaz. Söyleyecek bir şeyi olmadığı, çevresi ile ilgilenmediği, öğrenmek istemediği veya öğrenemeyeceği iddia edilir. Ancak bu iletişim engelli kişilerin yaşam haklarının ihlalidir ve kabul edilemez. Kişinin bir şey söyleyemiyor olması, bir şey söylemek istemediği anlamına gelmez.

 

Burak Sarı: Bu yanlış bilgi akışının azalması için ne yapabiliriz?

 

Ersin Sınay: Bunun için ısrarla, örneklerle, araştırmalarla, anlaşılır ve erişilir bir şekilde anlatmaya, paylaşmaya ve bu alandaki gelişimlere destek olmaya devam etmeliyiz.

 

Burak Sarı: Sizin bu alanda çok güzel çalışmalarınız var. O çalışmaları anlatabilir misiniz?

 

Ersin Sınay: Teşekkür ederim. Bu süreç aslında pandemi döneminde ortaya çıktı. Takip ettiğim ve daha önce çalışmış olduğum Londra’daki ve Italya’da tanıştığım DKT’ler özellikle Covid virüsunden etkilenen ve entübe edilmiş kişilere iletişim imkanı sağlamak için birçok ADİS materyalleri hazırlamaya başladılar. Bu süreçte bunların birçoğunun Türkçe versiyonu olmadığını farkettim. Dolayısıyla ilk olarak bunları Türkçe’ye çevirip paylaşmaya başladım. Bu süreç benim TR’de özellikle bu alandaki eksiklikleri görmemi sağladı ve web sitesi ve sosyal medya hesabını açtım. Buradan Türkçe bilgiler, araştırmalar ve materyaller paylaşmaya başladım. Böylelikle çocuk, yetişkin, aile, DKT, öğretmen vs. birçok kişi ile tanıştım ve bu alanda daha fazla çalışmaya başladım. Ben şu an Italya’da yaşamama rağmen Londra’daki okullarımla online olarak full-time çalışmaya devam ediyorum. Dolayısıyla alternatif iletişim meselesi benim için bir tutku. Bu platformla kimseye bir mucize sağlamıyoruz, para kazanmıyoruz, kar yapmıyoruz. Sadece herkesin iletişim hakkına erişebilmesi için yollarındaki bariyerleri kaldırmaya çalışıyoruz. Yapılması gereken ve yapmak istediğimiz daha çok şey var.

 

Burak Sarı: Farkındalık yaratmak için bizler ne yapabiliriz?

 

Ersin Sınay: Ben sizin paylaşımlarınızdan çok şey öğreniyorum. Erişilebilirlik ve ADİS çok el ele hareket eden kavramlar bence. ADİS de “iletişimde erişilebilirlik” demek zaten. Erişilebilirlik derken sadece binalara rampa yapılsa olurmuş gibi bir inanç var ama biz iletişim imkanları yaratmadığımız zaman da birçok kişinin toplumsal katılımını engellemiş oluyoruz. Farklılıkları kabul edip herkes nasıl istiyorsa öyle yaşamasının önünde engel olmamamız gerekiyor sadece. Buna, seçtikleri iletişim yönelimleri de dahil. Yapabileceğimiz en iyi şey bu belki de.

 

Onun dışında daha sonuca yönelik öneriler sunmam gerekirse, bence bu alanda daha çok bilgilenmeli, eğitimlere katılmalı, öğrenmeli ve sürekli yenilenmeliyiz. İnsan hakları ve engelliliğe sosyal model bakış açısıyla sadece tanılara değil, çevresel faktörlere de eşit derecede önem vermeli, çeşitliliğin benimsendiği toplumsal olarak bir gelişim için hareket etmeliyiz. 

 

Burak Sarı: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Ersin Sınay: Bana ve ADİS’e yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Eklemek ve yenilemek istediğim tek şey iletişimin bir hak olduğu ve bunun sözel olması gerekmediğidir. Çoğunluk, sözel iletişime geçebiliyor diye bu diğer iletişim metodlarından daha değerli değildir.

 

 

Burak Sarı: Bize vakit ayırdığınız için teşekkürler.

 

 

Not: Ersin Sınay’ın e-posta adresi ve web sitesinin bağlantısı aşağıda paylaşılmıştır.

 

ersnsny@gmail.com

https://www.alternatifiletisim.com/


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.