Toplam Okunma 0
Pencereler, duvarlar ve yerlerin bembeyaz olduğu bir mekanda ilkokul çağlarında, sarı saçlarını topuz yapmış beyaz bale kıyafetli bir kız çocuğu. Sağ ve sol kollarını dirsekten bükmüş, sağ eliyle bale barını tutmuş, sol elini avuç içi yere bakacak şekilde yukarı doğru kaldırmış. Sol bacağını arkaya doğru sürümüş.

Güzel bir bahar ayından herkese selam olsun. Sizler de havalar nasıldır bilmiyorum ama benim bu aralar keyfim epey bir yerinde. Kızım yavaş yavaş büyüyor ve her geçen gün beraber geçirdiğimiz vakitler daha da bir anlam kazanıyor hayatımızda. Kızıma hamileyken hep bu günlerin hayalini kuruyordum. Birlikte sinemaya, tiyatroya, müzeleri gezmeye, parkta oynamaya, alışverişe, sportif faaliyetlere ve daha bir sürü yere gidebilmeyi çok istiyordum. Bugüne kadar aşağı yukarı çoğu yere gittik, gitmeye de devam ediyoruz. Kör ebeveynler olarak, aktivist yanı hep güçlü bir çocuk olarak büyütmek istedik kızımızı. Tabii sipariş değil ki ısmarlayıp gelsin istediklerimiz. Her şeyden önce emek harcamalı insan umut ettiklerine kavuşmak için.

 

Bizim cimcimeyi yakından tanıyanlar bilir. Oldukça meraklı ve etrafında sürekli gözlem yapar. Nerede ne var, her gördüğünü bıkmadan usanmadan bize betimlemeye ve elimizle dokundurmaya çalışır. Bazen bir telefonda gördüğünü ekrana dokunduğumuzda anlayacağımızı düşünerek telefonu getirip o noktaya dokundurur, bazen de gördüğü bir nesneye. Dedim ya emek harcamak lazım bir çocuk yetiştirmek için. bunları anlatmadan asıl söylemek istediklerime başlamak istemedim. Şimdi anlatayım bana bu satırları yazacak kadar kıymetli bulduğum konuyu.

 

Ela Hipatya, bir ay önce baleye başladı. İlk derse gittik, birlikte mekanı keşfettik. İlk hafta mekanı öğrenmeyle geçti. Derse girdi ve çok mutluydu çıktığında. Bir sonraki haftanın hayalini kurmaya başlamıştı çoktan.

 

Ertesi hafta hazırlanıp ikinci derse gittik. Kızımla birlikte sınıfa girdik. Orada bulunan ebeveynler çocuğunu izliyordu. Kızım, benim de onu izlememi rica etti. “Fotoğrafımı çeker misin?” dedi. Bir arkadaştan fotoğrafını ve videosunu çekmesini rica ettim telefonumu vererek. Sonra derse başladılar. Bizim cimcime yaptıkları hareketleri başladı bana anlatmaya. “Anneciğim şu anda öğretmenimin bacağına bastırıyoruz. Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz” diye anlatmaya devam etti. O gün o kadar mutlu oldum ki ne söylesem az kalır. Dışarıda bu tarz betimlemelerine çok alışkındık ama ilk kez kamusal bir alanda yaptıklarını benim için betimleyeceğini hiç tahmin etmezdim. Diğer velilerin çocuğuna dışarıdan müdahalelerde bulunup “Çocuğum hadi şöyle yap” derken ben sadece ortamı izliyordum. Diğer çocuğun, annesi onu gördüğü için yaptıklarını anlatmak gibi bir çabası yokken bizim cimcimenin bir taraftan hareketleri yaparken bir taraftan da neler yaptıklarını benimle paylaşması çok kıymetliydi.

 

Biliyoruz ki daha yolun başındayız. Şimdilik süreç böyle ilerliyor ama ileride nasıl olur, şimdiden kestirmek pek mümkün değil. İnanıyorum ki çok daha güzel günlerimiz olacak bu satırlara yazdığım.

 

Bunları tarihe not düşmek ve kızımın büyüdüğünde yazımı gülümseyerek okuyacağını bildiğim için bu yazımı canım kızıma hediye ediyorum. Sen hep anlat, hep farklı ol benim tatlı bebeğim.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.