Toplam Okunma 0
Beyaz zemin üzerinde bir masa ve masanın tam ortasında sırtı bize dönük şekilde açık bir laptop ile masanın sol tarafında üst üste öylesine konmuş gibi duran farklı renklerde beş kitap çizimi yer alıyor. Masada siyah güneş gözlüğü takmış, kahverengi saçlı, yeşil tshirtlü ve konuşur gibi ağzı açık oturan bir çocuk çizimi, hemen sol tarafında ayakta babası olduğunu düşündüğümüz bir erkek yer alıyor. Bu erkeğin üzerinde mavi bir kazak ve içinde mavi bir gömlek var. Bir kolunu oğluna doğru uzatmış.

Merhaba değerli okurlar. Bu ayki yazımda, görme engelli çocuğa sahip ebeveynlerden sıklıkla duyduğum bir soruyu kendi kişisel ve mesleki deneyimlerimden yola çıkarak cevaplamaya çalışacağım. Ebeveynlerle yaptığım görüşmelerde ya da zaman zaman yürüttüğümüz eğitimlerde, görme engelli çocuklarına engelli olduklarını nasıl anlatacaklarını sıkça sorarlar. Şimdi gelin, bu soruyu biraz irdeleyelim ve görme engelli çocuklara yeti farklılığını anlatırken nasıl bir yol izlenebileceğini tartışalım.

Tüm anne-babalar çocuklarını dünyaya getirdikleri andan itibaren çocuklarının en iyi şekilde büyümesi, gelişmesi ve eğitimi için sınırsız bir fedakarlık ve özveri içinde olurlar. Eğer çocuklarının herhangi bir yeti farkı varsa, o zaman bu fedakarlık ve özveri daha da katlanır ve buna bir de mücadele gücü eklenir. Görme engelli çocuklar ve ebeveynleri ile çok uzun zamandır çalışma deneyimim olduğu için birçok ebeveyn ve çocuk ilişkisine tanık oldum. Ebeveynlerin çocukları için nasıl emek harcayıp mücadele ettiklerini gördüm. Ebeveynlerden çocuklarının gelişimi ve eğitimi konusunda birçok soru aldım ve elimden geldiğince cevaplayıp yönlendirmeye çalıştım. Ama geriye dönüp baktığımda belki de en çok içinden çıkamadıkları konu, çocuklarına yeti farklılığı olduğunu nasıl anlatacakları ve bunun için en uygun zamanın ne olduğu.

Görme engelli çocuk dünyaya geldiği andan itibaren ve yeti farklılığı fark edildiğinden itibaren ebeveynler gerekli destekleri alabilseler ve erken müdahale programları ile yönlendirilebilseler, belki böyle bir çıkmazın içinde hissetmeyecekler kendilerini. Çünkü ebeveynler genellikle kendileri yol, yöntem bulmaya çalışıyorlar çocuklarını yetiştirirken. Oysa, çocuklarının gelişimi ve eğitimi konusunda bebeklik döneminden itibaren düzenli destek alabilseler, çocuklarına böyle bir açıklama yapmaları gerekmeyecek belki de. Çünkü süreç en doğal şekliyle ilerleyecek ve görme engelli çocuk zaten yaşayarak fark edecek farklılığını. Peki ebeveynler nasıl bir yol izlemeli, nasıl ve ne zaman anlatmalı görme engelli çocuğuna?

Aslında bu soruya karşılık tek bir cevap veremem ve net bir zaman söyleyemem fakat birkaç öneride bulunabilirim ebeveynlere.

Diyelim ki çocuğunuz görme engelli olarak dünyaya geldi. Tıbbi olarak yapılabilecek bir şeyin olmadığını öğrendiniz. Belki ilk başta bir şok yaşayacaksınız, belki bu durumu reddedeceksiniz ve kabul etmek istemeyeceksiniz, belki kendinizi suçlayacaksınız ve bunun gibi birçok duygu durumunu yaşayacaksınız. Bu süreçleri yaşamak gayet doğal ancak bu süreçlerin çok uzun sürmesi durumunda sizin psikolojik durumunuz zarar görebileceği gibi çocuğunuzun gelişimi de olumsuz yönde etkilenecektir. Oysa bunun bir yeti farkı olduğunu ve çocuğunuzun da bu farklılığıyla hayatta var olacağını kabul etmek ve hayatınızı ona göre şekillendirmek belki de en iyi başlangıç olacaktır.

Var olan durumu kabul ettikten sonra çocuğunuz için yapabileceğiniz en önemli şey, önce onun kendini fark etmesi, sonra çevresini fark etmesi ve nihai olarak da bağımsızlaşması için uygun ortamlar hazırlamaktır. Ev ortamı tüm çocuklar için olduğu gibi görme engelli çocuklar için de en güvenilir ortamdır. Çünkü orada anne, baba, kardeş vardır. Orada kendisine ve ailesine ait olan özel bir yaşam vardır. İşte bu ortamda görme engelli çocuğu bağımsızlaştırmak, çocuğun dış mekanlarda da bağımsızlaşmasına zemin hazırlayacaktır. Bağımsızlaşmak aynı zamanda özgüveni ve bağımsız yaşamı da getirecektir. Peki çocuğun bağımsızlaşması için neler yapılabilir? Ve bu bağımsızlaşma, görme engelli çocuğa ne sağlar?

Bebekliğinden itibaren görme engelli çocuğun kendi bedeninin farkına varması, beden koordinasyonunu sağlaması, yaşının gerektirdiği beden hareketlerini yapabilmesi için desteklemek uygun olacaktır. Çevresiyle iletişim kurmasını sağlamak, eğer mümkünse dokunabileceği her şeye dokunmasını ve dokunma duyusu dışında diğer duyularını da kullanmasını sağlamak, çevresinde olup bitenler hakkında bilgi vermek ve mümkün olduğunca ona çevreyi betimlemek faydalı olacaktır. Gelişimine ve yaşına uygun olarak seçim veya tercih yapmasını, sorumluluk almasını, karar almasını sağlamak çocuğun bağımsızlaşmasına katkı sağlayacaktır. Yani çocuğun mümkün olan en erken yaştan itibaren hayatın içinde aktif rol alması, yapacağı işler için farklı yöntemler belirlemesi, belirlediği yöntemleri uygularken zaman zaman hata yapması ve hatalarından bir şeyler öğrenmesi; kendini fark etmesini sağlayacağı gibi hangi konularda desteğe ihtiyaç duyacağı ve bu desteği kimden nasıl isteyeceği konularında da farkındalığını arttıracaktır. Böylece çocuk mümkün olan en erken yaştan itibaren kendi yeti farkını en doğal ortamda ve en doğal şekliyle fark etmiş olacaktır.

Tabii zaman zaman çocuğunuzun “görmek” üzerine kurduğu cümlelerle veya sorduğu sorularla bu konuyu konuşmak durumunda kalabilirsiniz. Böyle bir durumda gayet doğal davranmak, çocuğunuzun sorduğu soruları açık yüreklilikle cevaplamak en doğrusu olacaktır. Çocuğunuza kendinizden örnekler vererek görmek ve görmemek arasındaki farkı anlatabilirsiniz. Görmenin sadece gözle gerçekleştirilen bir eylem olmadığını, diğer duyuları kullanarak çevremizdeki bazı şeyleri nasıl anlayabildiğimizi çocuğunuza anlatabilirsiniz. Burada özellikle de dokunma duyusuna vurgu yapabilir, görme engelli kişilerin özellikle de dokunarak birçok şeyi anlayabildiğinden bahsedebilirsiniz. Burada yapılması gereken en önemli şey, kurduğumuz cümlelerde soyut kavramlardan kaçınmak ve mümkün olduğunca hayatın içinden örnekler vererek durumu somut ve anlaşılabilir hale getirmektir. Örneğin, “Ben kalemle çizilmiş bir resmi gözümle görerek içini boyayabiliyorum, sen etrafı kabartılarak çizilmiş bir resme dokunarak çizgilerini takip edebiliyor ve bu şekilde içini boyayabiliyorsun” gibi somut örnekler vererek anlatabiliriz farklılıklarımızı.

Kısacası, size tek bir cevabım yok, çocuğunuza farklılığını nasıl ve ne zaman anlatabileceğinize dair. Ancak size net olarak şunu söyleyebilirim; en doğru zaman en erken zamandır. Bu erken zaman da hayatın içinde siz çocuğunuzla iletişim kurarken karşınıza çıkacaktır. Nasıl anlatacağınız ise, çocuğunuzla yaşamınızı nasıl kuracağınıza ve nasıl yaşayacağınıza bağlı. Eğer siz çocuğunuzla doğru zamanda doğru iletişimi kurarsanız, zaten çocuğunuza özellikle bir şey anlatmanıza gerek kalmayacaktır ya da dışarıdan herhangi biri çocuğunuza yeti farklılığı ile ilgili bir şey söylediğinde, çocuğunuz dimdik durarak yeti farklılığıyla var olacaktır. Unutmayın, güçlü çocuklar güçlü ebeveynlerin eseridir ve güçlü çocuklar güçlü yarınları getirir. Farklılıklarımızla var olduğumuz bir dünyayı hep birlikte kurabilmek dileğiyle. Bir sonraki sayıya kadar kalın sağlıcakla.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.