Toplam Okunma 0

Yıllar önce kuzenim “Sedrik” adlı bir çizgi film izlerdi. Benim de o çizgi film hoşuma giderdi. Orada Sedrik, “Bilmem kaç yaşındaysanız hayat şöyle güzel, böyle sıkıcı” falan filan tarzı cümleler kurardı. Şimdi tam olarak neler söylediğini hatırlayamıyorum. Ben de tıpkı o çizgi filmdeki Sedrik gibi “Körsen ve bir de çocuğun varsa, tüm sağlamcı zihniyetten nefret ediyorum” demek geliyor içimden.

 

Bir akşam yemeği için ailecek dışarı çıkmıştık. Gideceğimiz yer için birkaç tane metro kullanmamız gerekiyordu. Yemeğe keyifli bir şekilde gittik. Her şey bizim için şahaneydi. Artık dönelim diye tekrar aynı güzergahı kullanmak üzere oradan ayrıldık.

 

Metroların içini ben çok seviyorum. İçerisindeki kılavuz çizgiler sayesinde kendimi daha rahat hissediyorum. Takip edebilecek bir alanın olması işimi epey kolaylaştırıyor. Bineceğimiz bir metro istasyonuna geldik. İstasyona metro yanaştı ve kapılarını açtı. Biz inenleri beklerken sohbet etmeye dalınca kapılar kapandı. “Neyse bir sonrakine bineriz” deyip sohbetimize devam ettik. Yanımıza bir hanımefendi koştu geldi. Kapıların kapandığını görmüş. Biz binemedik sandı. Biraz da aracın içindekilere söylendi. “İnsan, kapı burası demez mi?” diye. O, bunları söylerken kaçırdığı bir şey vardı. Biz zaten kapının önünde duruyorduk. Kapının açıldığını da kapandığını da duymuştuk. Hanımefendi artık rotayı kızıma döndürdü. Bizim kör olduğumuz için binemediğimizi ve kapıyı fark edemediğimizi düşündüğü için Ela Hipatya'ya bir şeyler anlatmaya başladı. “Bak canım, kapı tam burada. Araç şuradan gelecek. Tam buradan anneni ve babanı bindirirsin." Ağzım açık kaldı. Böyle durumlarda kalakalıyorum ben. Çünkü o an karşımdaki kişinin hangi kafada olduğunu anlayamıyorum. Ela’cım da kadının tarifinden sonra bana, “Anneciğim kapı buradan açılacak, araç geldiği zaman ben size söylerim” diyor. Tabii ki onun böyle bir görevi yoktu. Biz de ona bunu uygun bir şekilde anlatmaya çalıştık. Kadına da bir şeyler söyledik.

 

Metro geldi ve biz bindik. Tabii bu kadarla kalmadı bizim maceralar. Asansörden indik ve gideceğimiz yer için kullanmamız gereken çıkışın yerini sorduk. Asansöre birlikte bindiğimiz bir beyefendi bir başka kişiye: “Çocuk biliyor mu yolu?" demez mi? Artık benim sinir katsayıları artmaya başladı. Çocuğumuz 4 yaşında ve gideceğimiz yeri biliyor ya da bilmiyor. Bunların hiçbiri önemli değil. Orada gideceği yeri bulması gereken ben ve eşim. Çocuğumuza böyle bir sorumluluğu biz yüklemekten ısrarla kaçınırken, onlar bu hakkı nereden buluyorlar? Geçen ayki Ramazan Akel’in yazısında çocuğunun yemek yaptığını düşünebilen zihniyetle, benim kızımın yolu bilip bilmediğini merak eden zihniyet arasında hiçbir fark göremiyorum.

 

Kızım doğduğu günden itibaren bizim evimizde hep körlük üzerine konuşulur. Sorduğu ne varsa körlükle ilgili rahatça anlatabiliriz. Bazı anlayamadığı durumlar olabiliyor ama onu da zamanla büyüdükçe onun anlayabileceği bir şekilde anlatmaya devam edeceğiz.

 

Ela Hipatya sanırım 2 yaşındaydı. Otobüs durağına giderken birisi “Anneni doğru götür” demişti. Şu an 4 yaşında, artık gideceğimiz yerleri ona tarif etmeye çalışıyorlar. Çocuğun kaç yaşında olduğu onlar için hiç önemli değil. Yeter ki görsün. Eee bizim kızımız da gördüğüne göre yaşının hiçbir önemi yok.

 

Ben artık dışarıda çocuğumla bu tarz mikro saldırılara maruz kalmak istemiyorum. Onlar söyleyip gidiyor. Sen cevabını veriyorsun ama asla anlamıyorlar. Çocuğun psikolojisini düşünen yok. Biz ne kadar da ona bunları anlatsak da içinde neler yaşadığını tam olarak bilmiyoruz. Neyse ki en başından beri bu konuları rahatça konuştuğumuz için her şeyi bize şimdilik sorabiliyor.

 

Dışarı çıktığımızda çocuğumuzla o anın tadını çıkarmak istiyoruz. Gelip birilerinin buna limon sıkmasını istemiyoruz. Çocuğumuz bizim velimiz değil, sadece çocuğumuz. Kimse ona farklı anlamlar yüklemesin. Sizin düşündüğünüzün aksine biz onları bize yardım etsin diye büyütmüyoruz. Gün gelir, çocuğumuzdan da destek alacağımız zamanlar olur. Ama onun da bir sınırı var. Sizlere nasıl ki “Şuraya nasıl gidebilirim?” diye soruyorsam, çocuğuma da bundan fazlasını sormam.

 

Biz bunları yaşıyoruz diye dışarıya çıkmıyor falan değiliz. Aksine daha görünür olabilmek için çocuğumuzla daha çok ortamlara giriyoruz. Tüm sağlamcı zihniyete karşı bıkmadan usanmadan mücadeleye devam ediyoruz.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.