Toplam Okunma 0

Hangi şehir alır bizi? Hangi evin kapısından sığarız? Evlerimiz ne kadar dost? Şairin dizelerine döküldüğü gibi Bir dost evine gidip kahve içebilir miyiz? Evet, farkındayım. En insani şeyleri söylüyorum. 2021 yılında kim bunları yapamaz? Bu soruyu soran ya da sormayan herkesin bildikleriyle şöyle bir yüzleşmesi gerekiyor. Benim de bilmediğim bazı erişilebilirlik sorunları ile yüzleşmeme bir buluşma sebep oldu.

Ankara’nın o haşin soğuğunu derimizin altına işlediği günlerden bir gün. Dişimdeki sızı, “Yeraltından Notlar”ın 2021 versiyonunu yazdıracak kadar zorluyor beni… Bir iki saat sonra diş ağrısı ile can sıkıntısını yarıştırmak zorunda kalacağım. Şehrin çelik soğuğu ve gözümden yaş getiren diş ağrıma rağmen heyecanlıyım. Yıllardır oturup içme hayalleri kurduğumuz iki sevgili dostum ile buluşacağım. Telefonumun navigasyonunu açıyorum ve buluşacağım mekana ilerliyorum. Navigasyonun beni şaşırtmasına rağmen bir şekilde ulaşıyorum. Mekan üzerine buluşmadan önce çok konuşmuştuk. Buluşacağım dostlardan birisi tekerlekli sandalye kullanıyor çünkü. Bilin bakalım ne yok. Oturabileceğimiz erişilebilir bir yer yok tabii ki. Burayı da girişi kolay olabileceği için seçmiştik.

Evet, arkadaş mekana zorlanarak da olsa girmiş. Biraz bunun üzerine konuştuk ve gelişigüzel her şeyden konuşmaya başladık. Klasik içki masası sohbetleri. Birbirimizi çok özlemişiz ve iyi geldi buluşma. Bir saat sonrasına göre her şey çok güzeldi. Sohbetimizin en koyu yerinde arkadaşın gitmesi gerekti. Yok, hayır, evden aramadılar. İşi de çıkmadı. İnsanın her zaman başına gelen, bira tüketirken daha çok gelen şey oldu. Yani çişi geldi. Tuvaleti kontrol ettik, tekerlekli sandalye kullanan birisi için erişilebilir değildi. Hiçbir şekilde lavabo tarafına geçmesine imkan yoktu. En saçma şey dahil bütün yolları konuştuk ama bir çözüm bulamadık. Bulunduğumuz semt içerisinde sadece bir AVM’de engelli tuvaleti olduğunu ve birileri girip sevişiyor bahanesiyle onun da kapısının kitlendiğini, anahtarın güvenlikte olduğunu söyledi arkadaş. Yani AVM’ye gidene kadar ya da güvenliği bulana kadar çok büyük sorun yaşayacaktı. Mecburen kalkıp evine gitmek zorunda kaldı. İçimizdeki burukluğu ve öfkeyi tarif etmeye kelimelerim yetmiyor.

“Bu şehirde kalırsak eğer yaşamak bizi yaralar” dizeleri aklıma geldi. “Hangi şehir yaralamaz?” diye düşündüm. Sordum arkadaşıma “Evler, kamu binaları falan nasıl?” diye. Kendi evinin mutfağını dahi kullanamadığını söyledi. Utandım. Engelli aktivizmi yürütüyordum sözde ama bir kısım insanın hayatının bu kadar kabusa çevrildiğinin farkına varmamıştım. Hepimiz erişilebilirlik açısından kabus gibi koşullarda yaşıyoruz ama birbirimizi daha iyi anlamamız ve birlikte ses çıkarmamız gerekiyor. Yoksa bu kuru gürültü içinde sesimiz yitip gidecek.

2021 yılında hala engelleniyoruz. Bunun tek çözümü, taleplerimizi hep beraber ve ortak bir şekilde haykırmaktan geçiyor. Küçük hesaplarla mücadeleyi kendi sorunlarına indirgeyenler, kaybetmeye mahkumdur. Bizi yaralamayan şehirleri hep birlikte inşa edebiliriz. Gideceğimiz başka bir dünya yok. Varsın olmasın. Kazanacağımız kocaman bir dünya bizi bekliyor ve er ya da geç kazanacağız. Yeter ki bu bilinçle yorumlayalım dünyayı. Kazanacağız. Mutlaka kazanacağız.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.