Toplam Okunma 0
İki ana kütleden oluşan ve Boztepe Kemeri denilen köprü ile bağlanan Amasra Kalesi’nin gece  görüntüsü.

9-11 Haziran tarihleri arasında uzun zamandır gitmek istediğimiz Amasra’daydık eşim Fatoş’la. Amasra, Batı Karadeniz’in ufak bir sahil kasabası. Tarihi çok eskilere dayanıyor aslında. İnternette yaptığım kısa bir araştırmaya göre Amasra’nın tarihi milattan önceye kadar dayanıyor. Amasra, İyonlardan Bizans’a, Cenevizlilerden Osmanlı’ya kadar birçok medeniyeti görmüş. Nüfusu 2020 yılında yaklaşık 6000 olan Amasra, daha çok orman ve koylarıyla dikkat çekiyor.

 

Biz, merkezdeki öğretmenevinde konakladık. Burada yer bulmak çok zor. Rezervasyon için çok önceden harekete geçmeniz gerekiyor. Otellerin fiyatları ise ne aradığınıza göre değişiyor. Benim baktığım otelin fiyatları gecelik 1000 lira civarındaydı. Oteller için yine erken davranmanız gerekiyor.

 

Amasra özellikle Haziran-Ekim ayları arasında popüler bir kasaba. Biz İstanbul’dan otobüsle geldik. Yaklaşık dokuz saat sürüyor yol. Sefer sayısı da çok fazla değil. Dolayısıyla Amasra planınız varsa hem ulaşım hem de konaklamayı çok önceden planlamanız gerekiyor.

 

İstanbul’dan Amasra’ya gelince cennete gelmiş gibi hissettik kendimizi. Temiz hava, kibar ve az insan ve diğer güzellikler…

 

Güzel bir kahvaltıdan sonra tekne gezisine çıktık. Tekne gezisi kesinlikle kaçırılmaması gereken bir etkinlik. Yaklaşık 25 kişilik bir tekne ile 45 dakikalık bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Amasra açıklarını, dağları, Tavşan Adası’nı, koyları içeren bu keyifli turda bizimle beraber öğretmenleri tarafından getirilen yaklaşık 15 ilkokul çağındaki çocuk da eşlik etti. Böyle olunca ekstra keyifli oldu yolculuk.

 

Tekneye giriş körler için tehlikeli, tekerlekli sandalye kullananlar için imkansız. Ama bu erişilemezliğe rağmen belediye, engelli bireylerden tur için ücret almıyor. Tekne turu boyunca herhangi bir anlatım yok. Biz akıllı telefonumuzdaki Danış uygulamasıyla profesyonel betimleme desteği aldık. Bu sayede tur bizim için erişilebilir hale geldi.

 

Turdan sonra Çekiciler Çarşısı’nı gezdik. Burası aklınıza gelebilecek birçok şeyin ahşabının yapılarak satıldığı bir açık çarşı. Sıkılmadan saatlerce vakit geçirebiliyorsunuz. Fiyatlar uygun sayılır. Buradan alışveriş yapacaksanız yanınızda nakit para bulundurmaya dikkat edin.

 

Sonra deniz kenarında taptaze balık ve mezelerle bir akşam yemeği…

 

Amasra’da gece yürümek de çok kolay ve güvenli. Az araba var ve yayalara çok saygılılar. Üç gün boyunca tek bir korna sesi bile duymadık.

 

Ertesi gün Amasra’nın Boztepe mevkiinde yer alan “Ağlayan Ağaç” diye belirtilen yere gittik. Bu ağaç, Mayıs ve Haziran aylarında denizden gelen rüzgar sonucunda yapraklarının nemlenmesi ve bu nemin gövdesinden akması durumundan dolayı bu şekilde isimlendirilmiş. Biz gittiğimizde kuruydu. Bence bu yerin esas özelliği tepedeki çay bahçesi. Muhteşem manzaraya karşı çay ve limonata yudumlamak oldukça keyifli. Oturdukça oturmak istiyorsunuz. Ancak yoğun tur kafilelerinden dolayı buraya sabah erken gelmenizi öneririz. Bu şekilde daha keyif alacaksınız. Öğlen saatlerinden sonra gelen tur kalabalığı keyfinizi azaltabilir.

 

Boztepe’ye çıkarken Kemere Köprüsü’nden geçiyorsunuz. Bu köprü de tarihi bir yapı. Üzerinde bol bol fotoğraf çektirebilirsiniz manzaraya karşı. Kemere Köprüsü’nden Boztepe’ye tırmanırken yanından geçtiğimiz, denizi ve ağaçları ayakları altında olan ev ve yalılarda da gözümüz kalmadı değil!

 

Amasra’nın diğer çarşısını da kolayca gezebilirsiniz. Burada butikler, restoranlar, deniz kenarındaki park ve çay bahçeleri vakit geçirmek için birebir.

 

Amasra’nın tam merkezinde ise, buralı olan ve geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden şarkıcı Barış Akarsu’nun adının verildiği ve heykelinin de olduğu Barış Akarsu Kültür Parkı var. Bu, büyük bir park ve denize sıfır banklar var. Sokak müzisyenleri size hoş ezgiler sunuyor.

 

Amasra’nın yolları genellikle Arnavut kaldırımı. Bastonla tarama yapmak kolay değil bu yüzden. Ve baston ucunuz da kolay yıpranabilir. Ayrıca bu yollarda ve kaldırımlarda yürümek tekerlekli sandalyeler için zorlayıcı olabilir.

 

Biz gitmedik ama Amasra’nın birçok koyu da var. Çakraz, İnkumu, Karasu bunların en bilinen ve iyileri. Amasra merkezden buralara dolmuşlar kalkıyormuş.

 

Son olarak yemek mekan tavsiyelerimi yazayım:

 

Kahvaltı için terminale yakın olan Türkan Abla’nın Yeri’ni, akşam balık için Canlı Balık Mustafa Amca’yı kesinlikle öneriyoruz. Buradaki fiyatlar İstanbul’la kıyaslanınca gayet makul. İnternette daha birçok yemek mekanına ulaşabilirsiniz. Benim araştırmamda da bu mekanları görmüştüm ve bu yüzden tercih ettik. İyi ki de etmişiz.

 

Fatoş’la uzun bir yolculuğun ardından, gece İstanbul’a dönüp de otogarda taksi bulamayınca Amasra’nın kıymetini ve güzelliğini bir kere daha hatırlayarak içimizi çektik.

 

Yeni gezi yazılarında görüşmek üzere.

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.