Toplam Okunma 0
İstanbul Üniversitesi’nde tarihi bir yapının önünde ellerinde erişilebilirlik sözünden cümlelerin yer aldığı pankart ve balonlarla gören ve görmeyen Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali katılımcıları bir arada.

Merhaba sevgili EEEH Dergi okurları. Biliyorsunuz Engelsiz Erişim Derneği olarak her yıl Ekim ayında Beyaz Baston ve Erişilebilirlik Festivali düzenliyoruz. Bu yıl dokuzuncusunu gerçekleştirdiğimiz festivalimizi anlatmak istiyorum bu ayki yazımda.

 

Engelsiz Erişim Derneği olarak eşit, erişilebilir ve engelsiz bir hayat için verdiğimiz mücadeleyi festivalimize de yansıtmaya çalışıyoruz. Her yıl Ekim ayına birkaç ay kala başlıyor festival heyecanımız. İşte ben de bu yıl festival komitesinde yer alan biri olarak festival hazırlıkları sürecine ve festivale dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.

 

Uzun yıllardır Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlediğimiz festivalimizi, Pandemi nedeniyle iki yıldır çevrimiçi olarak gerçekleştirmek durumunda kaldık. Ama çok özledik yüz yüze festivalleri. Festivalimizi başka üniversitelere taşımak ve farklı kitlelere de ulaşmak her zaman hedefimizdi. O nedenle bu yıl İstanbul Üniversitesi’nden Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Resa Aydın ile görüştük, kendisinin ve üniversite rektörlüğünün desteği ile İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde festivalimizi gerçekleştirdik. Gelin festival hazırlıklarıyla anlatmaya başlayalım süreci.

 

Festivalimizi gerçekleştireceğimiz yer belli olur olmaz hemen hazırlıklara giriştik komite olarak. Önce festivalin yer ve tarih bilgisini paylaştık hem stant açmak isteyenler haberdar olsun hem de ziyaretçi olarak katılmak isteyenler takvimlerini festivalimize göre ayarlayabilsinler diye. Çünkü biliyoruz ki festivali düzenleyenler kadar heyecanla bekleyen katılımcılar da var festivalimizi. Daha sonra festivalde açılacak stantları planlamaya başladık. Daha önce stant açan kişi ve kurumlarla görüştüğümüz gibi yeni stantları da festivalimize eklemeye çalıştık. Festivalin içeriğini zenginleştirmek ve erişilebilirlik mücadelesi olan yeni kişi ve kurumları da aramıza katmak için telefon ve e-posta trafiğine girdik. Hazırlık süreci çok yoğun ama bir o kadar da heyecan vericiydi benim açımdan.

 

Festivalde yer alacak stantların netleşmesinin ardından, sıra stantların ihtiyaçlarının belirlenmesine geldi. Stantlarda gerekli olacak materyallerin sağlanması, şehir dışından gelecek konuklarımızın konaklayacağı yerin belirlenmesi, sponsorlarımıza teşekkürlerimizi sunmak için tasarlanacak plaketlerin seçilmesi ve daha fazlası, hepsi hazırlık sürecinin bir parçası oldu. Tabii bir de festivale bir hafta kala festival komitesinden üç kişinin bizim evimize konuk oluşu, süreci daha da heyecanlı hale getirdi; Her gün uzun bir yolculuğun ardından İstanbul Üniversitesi’ne ulaşmamız, Ilgın Aydınoğlu’nun ofisini çalışma merkezi haline getirmemiz, ki bunun için Ilgın’a ne kadar teşekkür etsek az, akşam olunca yine bizim eve dönüp bitmeyen festival sohbetlerine devam etmemiz… Hepsi tatlı birer telaştı.

 

Derken festival günü geldi. Bu yıl 21-22 Ekim’de gerçekleştirdik festivalimizi. Festivalin ilk günü olan Cuma günü yine grup olarak erkenden çıktık bizim evden. Saat 08:00 olmadan üniversiteye ulaştık. Tabii komitedeki diğer arkadaşlarımız ve Engelsiz Erişim Derneği’nden arkadaşlarımız da festival alanına geldiler. İstanbul Üniversitesi’nin gönüllü öğrencilerini de unutmayayım, onlar da gelip tatlı telaşımıza eşlik ettiler. Önce stant sıralamalarına göre masaları düzenledik; masa örtülerini serdik, üzerinde hem Braille hem de Latin harflerle yazılmış stant isimlerini yapıştırdık masa örtülerinin üzerine. Stantlarda görevli olan katılımcılar yavaş yavaş stantlarında yerlerini aldılar ve masa düzenlemelerini yaptılar. Ardından her yıl geleneksel olarak yaptığımız yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Yürüyüşün ardından festivalin açılış konuşmaları yapıldı. Ve son olarak da hep birlikte Erişilebilirlik Sözümüzü en güçlü sesimizle haykırdık. Hem yürüyüşümüz çok coşkulu geçti, hem de erişilebilirlik sözümüz en yüksek tondan söylendi. Kısacası festivalimiz coşkuyla başlamış oldu ve herkes stantlarının başında yerini aldı.

 

Hangi stantlar yoktu ki festivalde? Erişilebilir biçimde körlerin nasıl fotoğraf çekebileceği, nasıl erişilebilir desenler çıkarabileceği, üreme sağlığı hakkında erişilebilir bilgiye nasıl ulaşabileceği, marangozluk ve tamir, yemek yapma, kişisel bakım ve el becerileri gibi alanlarda erişilebilir yöntemlerin neler olduğu, bilişimin erişilebilirliği, oyunların erişilebilirliği, çocuklar için nasıl erişilebilir materyaller üretilebileceği, ebeveynliğin nasıl erişilebilir olacağı ve çok daha fazlasına örnekler bulabileceğiniz iki muhteşem gün geçirdik. Tabii müzik olmadan olur mu? Müziğimiz hiç susmadı festival boyunca.

 

Özellikle de Cuma günü okullardan katılımcılarımız vardı bizi ziyarete gelen. Daktilo kullanarak Braille okuma-yazmayı deneyimleyenlerin, Tandem bisiklet kullananların keyfi görülmeye değerdi. Cuma günü çalıştığı için festivale katılamayanlar da Cumartesi günü aramızdaydılar. Tabii Cuma günü Erişilebilirlik Sözümüzle açtığımız festivalimizin kapanışını yine Cumartesi günü Erişilebilirlik Sözümüzü hep birlikte haykırarak yaptık.

 

Şunu da eklemeyi unutmayayım. Çevrimiçi festivalin kazanımlarından birini bu seneye taşımak ve akşam etkinliklerimizden birine yurt dışından bir misafiri çevrimiçi olarak davet etmek istedik. 2004 yılında, ABD Ulusal Körler Federasyonu (NFB) tarafından açıklanan Kör Sürücü projesi kapsamında 2011 yılında geliştirilen prototipi kullanan ilk kişilerden olan Ulusal körler federasyonu yetkililerinden Anil Lewis’i 21 Ekim Cuma akşamı konuk ettik. Hem kendisinin deneyimlerini dinledik hem de körlerin erişilebilir olarak tek başına nasıl otomobil kullanabileceği üzerine söyleştik.   

 

Sözün özü, dolu dolu bir festivali daha geride bıraktık. Ben bu vesileyle başta emeği geçen festival komitesi ve İstanbul Üniversitesi personeline, stantlarda görev alan Engelsiz Erişim Derneği üyelerine, akşam etkinliğinde Çeviri konusunda bize destek veren Faruk Demir’e, şehir dışından ve İstanbul’dan gelerek festivalde stant açan tüm stant görevlilerine, İstanbul Üniversitesi’nin gönüllü öğrencilerine ve tabii ki festivalimizi ziyarete gelerek festivalimize zenginlik katan tüm katılımcılara çok çok teşekkür ederim. Erişilebilirlik Sözümüzdeki tüm hedeflerimizin en kısa zamanda gerçekleşmesi umuduyla, “Eşit, Erişilebilir, Engelsiz Hayat” sloganıyla yazımı tamamlamak istiyorum. Bir sonraki festivalimizde görüşmek dileğiyle. Kalın sağlıcakla.   

 


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.