Toplam Okunma 0

Dergimizi ve dahi yazılarımı takip edenlerin bileceği gibi geçtiğimiz iki aydır SEBEDER dışındaki kuruluşların yaptıkları betimlemeleri incelemiştim. Eş erişim sağlayan kuruluşların artması elbette iyi. Hem betimlemeli görsel medyaların nicelikçe sayıları artar hem de rekabet ortamı daha iyi işlerin çıkmasına zemin hazırlayabilir. Tabii kaliteyi arttırma kaygısının da olması gerekiyor zemin hazırlayabilmesi için. Yani yapmış olmak için yapmaktan öte, yapılan iş bilinçli yapılmalı. Aynı zamanda ele aldığımız işin kuralları göz önüne alınmalıdır. Bunun için de en öncelikli olan, her zaman söylediğimiz gibi hedef kitlenin yani bizlerin işin içinde olması şarttır.

Bu ayki konum ise SEBEDER dışındaki bu kuruluşlardan biri olan Betimleme Fabrikası'nın dikkatimi çeken web sitesidir. Çünkü Teşkilat dizisini incelemeye aldığımda, sitelerine de göz atmış ve çok şaşırmıştım. Kendi web sitelerinde bile betimlenmemiş onca resim varken betimleme iddiasında bulunmak ne kadar inandırıcı olabilir ki diye düşünmüştüm. Erişilebilirlik özümsenmeyince, işe baştan başlanmamış oluyor demek ki. Beni şaşırtan şeyleri ise sizlerle paylaşmayı daha gördüğüm ilk gün kafaya koymuştum..

https://www.betimlemefabrikasi.com/ adresini tıkladığınızda sizi yedi-sekiz bağlantılık bir sayfa karşılıyor. Bunlardan ikisi kuruluşu, Instagram ve Linkedin adresleri zaten. Diğerleri ise ilki "betimleme nedir" adında bir açıklama içeriyor. Biri 2019 yılında Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından çıkarılan Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Yayın Hizmetlerine Erişiminin İyileştirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği. Diğer biri "iletişim" başlığı altında kuruluşun adres, mail adresi ve telefon bilgileri ile Google Haritalar'daki yerini gösteriyor. Bir de “referanslar” diye bir bağlantı var. Bu bağlantıyı tıkladığınızda açılan sayfada sanırım yapay zekanın okuduğu çeşitli logolar var. Mesela TRT gibi veya Sonsuz Kare, İstanbul Medya gibi. Tabii bu logoların resim görsellerinin betimlemeleri bulunmuyor. Yeti farkı olanlara eş erişim sağlayan bir kuruluşun web sitesindeki görselin betimlenmemiş olması ayrı bir handikap. Bir de beni benden alan "gözünüz kulağınız oluyoruz" adlı bir bağlantı var. Bu başlığı birazdan ayrıntılı ele alacağım.

O kadar baktım ama "hakkımızda" şeklinde kuruluşa dair bir açıklama metni göremedim. Bununla birlikte anladığım kadarıyla “referanslar” başlığı altındaki logolar, iş yaptıkları şirketlerin logoları ama ortaya koydukları ürünlere dair hiçbir veri yok. Demek istediğim betimledikleri diziler veya filmler hangileri bilmiyorum. Daha doğrusu siteyi inceleyen herhangi bir kimse bilemiyor. Bu detaylı inceleme sonrasında kafama takılan bir şeyi söyleyeceğim şimdi size. Bu logolara bakınca Betimleme Fabrikası'nın sadece dizi betimlediğini düşündüm. Bunun dışında eş erişim sağladığı filmler var mı acaba? Sonuçta Hayal Ortağım ya da Digiturk gibi platformlar için eş erişim sağlanan güncel yapımlar dışında, özellikle geçmişte kalan filmler gelir getirmiyor. Tamamen gönüllülük gerektiriyor diye düşünüyorum. Öyle olunca da piyasadaki pek çok firmanın ilgisini çekmiyor mu ki?

Siteye dönecek olursak; "Sesli Betimleme Nedir" bağlantısı altında çoğunlukla doğru şekilde yapılmış bir tanımlama mevcut. Ancak metin içinde bir küçük paragraf var ki trajikomik. "Sesli betimlemeye gerek duyulmasının sebebi; görme engelli insanların kendilerine uygun formatlarda içerik bulamamalarıdır. Bu sebeple görme engelli insanların büyük bir çoğunluğu, görsel kültür ve eğlence araçlarından faydalanamazlar" şeklinde kaleme alınmış paragraftaki sağlamcılığı fark etmemiş olamazsınız. Eş erişim, medya ögelerine ulaşmada vazgeçilemez bir şeydir elbette eşitlik ve erişilebilirlik ilkeleri çerçevesinde. Fakat betimlemenin hayallerinin peşinde koşan insanların sayesinde hayatımıza girmesinden önce de bizler görsel medyayı izliyorduk. Yanımızda gören biri olsun ya da olmasın anlamaya çalışıyor, duyduğumuz her türlü sese azami anlam yüklüyorduk. Dolayısıyla özetle söylersem; "Görsel araçlardan faydalanamazlar" çok ajite ve gerçek dışı olmuş. "Görsel araçlardan bütünüyle faydalanamazlar" çok daha doğru bir tanımlama olurdu.

Gelelim "gözünüz kulağınız oluyoruz" bölümüne. Yine metinde eşitlik ve erişilebilirlik ilkelerinin üstüne basılarak genel anlamda doğru tespitler yapılmış. Bununla birlikte her bir paragraf kör, sağır ya da işitme engellileri bir basamak aşağı atan yüklemlerle bağlanmış. Hızlı hızlı yazarken yüklemler yerine yüklemeler şeklinde çıktı sözcük birden. E o da doğru. Köre, sağıra bir de böyle yüklenilmiş acizliği. Yani karşıdakinin bakışıyla söylüyorum.

Gözümüz olmuyorsunuz, gördüklerinizi, kendi görüş açınızdakileri daha doğrusu yansıtıyorsunuz hepsi bu kadar. Sonuçta sizinle birlikte aynı kareye bakan bir başkası farklı şeyleri de görebiliyor aynı zamanda. Siz onun gördüğünü fark etmemiş bile olabiliyorsunuz hatta. Bazen öyle oluyor ki mesela evde TV seyrettiğim babam, ki o gören biri, ekrandaki bir şeyi fark etmiyor. Ben duyduğum bir sesten "Orada bu mu var?" diyorum. Dönüp bana bakıyor ve "Ben görmedim, sen nasıl anladın?" diyor. Bazen görmek yetmiyor yani, bakmayı bilmek gerek.

Aynı şekilde sağır birinin de kulağı olmuyorsunuz. Duyduklarınızı onlara tercüme ediyorsunuz yalnızca. Örneğin, bilmediğiniz bir yabancı dilden yapılan tercüme gibi. Sizin için konuştuklarınızı Yunancaya çeviren biri, sizin adınıza Yunanca mı konuşmuş oluyor? Veyahut sizin Yunanlı kimliğiniz mi oluyor? Ana dili gibi düşünelim mesela. Herkesin ana dili farklı olabiliyor ya, sağır birinin ana dili de işaret dili. Alt yazı ise işitme engelli birine konuşulanları daha rahat değerlendirme imkanı sunuyor sadece.

Söz konusu paragrafta asıl insanı dehşete düşüren cümle şu: "Konferans, seminer, panel gibi etkinliklerdeki konuşmacıları kayıt ederek veya daha önceden kayıt altına alınmış ses ve video verilerinizi yazılı doküman haline getirip hafızanız oluyoruz" Ne? Hafızamız mı oluyorsunuz? Gerçekten mi? Nasıl yani? Şimdi ben söz konusu yazılı dokümanda bir şeyi hatırlamak istediğimde, benim yerime kurcalayıp bulup çıkartıyor musunuz mesela? Ne çeşit bir akıl tutulmasıdır bu Allah aşkına?

Aynı metne dair aklıma takılan bir soru da: Gözümüz, kulağımız ve hafızamız olmanızın maddi getirisi ne kadar acaba? Körler için konuşacak olursam; sesli betimlemenin hayatımıza girmesi ile geçmişte kalan pek çok filmi yeniden izledik ve talep ettik SEBEDER'den. Onlar da çoğunlukla ikiletmeden betimlediler bizim için. Mesela Yeşil Yol veya Al Yazmalım Selvi Boylum gibi. Bunların hiçbir kazanç getirmemesine karşın üstelik. Aynı performansı diğer kuruluşlardan da bekliyoruz ki daha çok filme tam erişilebilir bir şekilde ulaşabilelim. Neyse ne diyordum ben? Bu tür yapımlar artık gelir getiremeyeceği için gözümüz olmaya ihtiyaç duymuyor musunuz?

Ne demiştik en başta? Hatta daha doğrusu her zaman ne diyoruz? Biz olmadan bizim için bir şeyler yapılmaya çalışıldığında, böyle saçma sapan şeyler çıkıyor ortaya. Ne diyorum naçizane biliyor musunuz? Bize göz kulak olmayın ama sözümüze kulak verin ki gözümüze ne güzel bir iş ortaya koymuşların pırıltısını kondurabilesiniz.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.