Toplam Okunma 0

Birazdan okuyacaklarınız, abartı içermeyen, her anlamda ayrımcılık denilince akla gelebilecek yaşanmış bir durumun en özet halidir.

Ben Müge. Özel bir Üniversitede tam burslu olarak Mütercim Tercümanlık (İngilizce) ana dal ve Psikoloji çift ana dal programlarından bu sene mezun oldum.

Üniversite eğitimimin yanı sıra, 2017-2018 akademik yılında Ege Üniversitesinde pedagojik formasyon eğitimini tamamladım. Ales'e girip yüksek lisansa başlamaktı aslında hayalim ama maalesef birtakım gerekçeler sebebiyle bu yıl Ales'e giremedim. Öğretmenlik alanında tecrübe kazanmak amacıyla e-devlet üzerinden ücretli öğretmenlik başvurusunda bulundum. Ekim ayında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından arandım, beni ağır-orta seviyede zihinsel engelli çocukların eğitim gördüğü bir özel eğitim okulunda görevlendirmek istediler. Biraz tereddüt etsem de yine de gidip öğrencileri görmeye karar verdim. Görev alacağım sınıftaki çocuklar 15 yaş üzeriydi.

Kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hareketli çocuklardı. Hatta müdür beyle sınıfı görmek için gittiğimizde iki çocuk birbiriyle kavga etmiş ve bir öğretmen onları kontrol etmeye çalışıyordu. Müdür beyle konuşup bu görevin bana uygun olamayacağını belirttim. İlçeyle de görüşüp engel durumumu dosyama eklemelerini söyledim.

Birkaç hafta sonra başka bir okuldaki hafif otizm özel alt sınıfı için görevlendirildim. Bu sınıftaki öğrenciler ağır-orta seviye zihinsel engelli değil hafif düzeyde otizmli çocuklar olduğu için kendime güvendim ve öğrencilere fayda sağlayacağıma inandım.

Toplam 3 öğrenci bulunan sınıfta benimle beraber çalışacak ikinci öğretmenle birlikte okul müdürüyle bir görüşme yaptık. Gayet yapıcı bir şekilde, öğrenciler için neler yapabileceğimizi konuştuk. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilen çocuklar oldukları için bu görevde tereddüt etmedim. Müdürle görüşmemiz bittikten sonra sınıfa geçtik, sorunsuz bir şekilde 3 ders saati bitirdik ya da ben öyle sanıyordum.

3. dersin son dakikalarında telefonum çaldı. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden arayan kişi 'hocam, biz sizin görevlendirmenizle ilgili hata yapmışız, pardon' dedi. Görme engelimin bu sınıfta çalışmaya uygun olmadığını söyledi. Dersin ortasında aranıp bunları duyunca kendimi çok kötü hissettim. Yanımdaki öğretmene ve velilere açıklama yapmak zorunda kaldım, dersin ortasında sınıftan çıktım. Beni arayan memura, bunun usulünün böyle olmadığını ve bu işin peşini bırakmayacağımı söyledim.

Duruma öfkelenmek ya da üzülmek yerine mantıklı bir şekilde hareket etmeliydim.

İlk olarak konuyu görüşmek ve yapılan bu haksız uygulamanın detaylarını öğrenmek için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Burada İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürüyle görüştüm. Görevden alınma gerekçem önce velilerin beni istememesi, sonra okul müdürünün talebi ve son olarak da görevlendirmeleri yapan memurun listede yanlışlık yapması olarak gösterildi... Gerçek sebep ne bilemiyoruz buradan da anlayacağınız üzere...

İlçe Milli Eğitim Müdür'ü konuya objektif bir şekilde bakıp çözüm getirmek yerine kendince bulduğu şu teselli cümlesini söyleyip beni daha da çileden çıkardı:

'Hocam üzülmeyin, bir sonraki sefer sizi kıyıda köşede bir okula veririz'

Ben de 'kıyıda köşede okulun' ne demek olduğunu sorunca kendisi lafı dolandırmaya başladı. İçinde bulunduğum durum o kadar anlaşılmaz bir hal aldı ki Müdür Bey'e: 'hocam sizi bulunduğunuz göreve atadıktan 3 saat sonra pardon yanlışlık olmuş deyip görevden alsalar ne yapardınız?' gibi bir cümle kurdum ve sessizlik...

Daha sonra bu konularla ilgilenen Şube Müdür'ü ile konuştuk. Ona da durumu anlattım ve bana: 'susma hakkını' kullanmak istediğini söyledi ve ben de 'Engeli olmayan bir öğretmeni eminim ki böyle bir telefonla görevden alamazdınız' dedim. Bunun üzerine şube müdürü işin bizzat takipçisi olacağını ve bir sonraki atamamda asla böyle bir sorun yaşanmayacağını söyledi. Sonuç olarak orada bir sonuca varamadık ve klasik geçiştirme cümleleri eşliğinde oradan ayrıldım. Benim derdimin sadece bir yerlerde çalışmaktan ibaret olmadığını, yaptıklarının düpedüz ayrımcılık olduğunu anlatamadığımın farkındaydım.

Bir şeyler yapmalıydım, ama ne?

Biraz beklemeye karar verdim. İyimser bir düşünceyle belki hatalarını fark ederler ve bir yerlerde uzlaşırız diye düşünüyordum.

Aradan koskoca 2 gün geçti ve normal yollardan sonuç alamayacağıma kanaat getirdikten sonra sosyal medyanın her kapıyı açabileceği bilinciyle birkaç teğet attım.

Hikâye bundan sonra başlıyor, en azından yetkililer için öyle.

İlgili Tweett'ler

https://www.twitter.com/muge_turanli

Adresimde yer almakta.

Aslında Twitter'da çok takipçisi olan biri de değilim; ancak üyesi bulunduğum WhatsApp gruplarında paylaştıktan sonra tweet'ler artan bir ivmeyle yayılmaya başladı. Özellikle Tweet'lerimi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri fark edip benimle iletişime geçtiler.

Sosyal medyadaki paylaşımım üzerinden bir gün geçtikten sonra gece yarısı ilçe yetkilileri tarafından aranıp Tweet'leri kaldırmam istendi ve aynı günün sabahında okulda görevime başlayabileceğim söylendi. Görevden almak da göreve getirmek de bir telefonla mümkün demek...

"İstersem okula dönebileceğim söylendikten sonra 'Neden teğet atmadan önce dönemiyordum' diye sordum. Okulda yaşananlardan sonra oraya dönemeyeceğimi söyledim. Benim tek istediğim benden özür dilemeleriydi. En azından beni dersin ortasında telefonla aramak yerine günün sonunda İlçeye çağırarak durumu izah edebilir ve bana bir söz hakkı tanıyabilirlerdi.

Cuma sabahı durumla ilgili dilekçe vermek üzere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim ve gece yarısı beni aramalarının etik olup olmadığını sorduğumda haklısınız dediler. Bu görüşmede yine aynı okula davet edildim. Bana ne istediğim soruldu. Hiç olmazsa özür dileyebileceklerini ve böyle bir davranışa hiç bir engelliyi maruz bırakmamaları gerektiğini belirttim. Bunun üzerine Şube Müdürü: 'tamam, özür istiyorsanız diliyorum, tüm suçu üzerime alıyorum, zaten bu durumdan dolayı istifa dilekçemi hazırladım' gibi ifadeler kullandı ve gönderileri kaldırmam gerektiği

 imasında bulundu.

Sonrasında BBC ile bir röportaj gerçekleştirdik ve BBC röportajı yayınlamadan önce, bakanlıktan konuya ilişkin yazılı bir açıklama talep etti. Üzülerek belirtmek isterim ki, bakanlıkça yapılan bu açıklama yaşanan Süreci doğru bir şekilde ifade etmekten oldukça uzak ve yayınlanan bu Metin kamuoyunda şahsım adına birçok yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdi. Açıklama sonrasında tarafıma ulaşan yüzlerce mesaj ve yorumda bencil, İş beğenmeyen, bakanlığın iyi niyetli yaklaşımını yeterli bulmayan bir kişi olduğum ifade edildi ve edilmeye devam ediyor. Malumunuz beni destekleyenler olduğu kadar desteklemeyenler de var. Ben herkesten yanımda olmalarını beklemiyorum elbette; ancak Bakanlık bu açıklamayı yaparken biraz daha hakkaniyetli olabilir ve olası yanlış anlamaların önüne geçebilirdi.

Yapılan açıklamadan alıntı yaparak mevcut durumu anlatmaya çalışacağım müsaadenizle.

 *Bakanlık açıklaması: "Kaynaştırma sınıfındaki öğrenci velilerinin

 Talepleri ve Okul idaresi ile İlçe Millî Eğitim Müdürlüğümüzün gözlem

 Ve değerlendirmeleri sonucu öğretmenimizin daha farklı bir yerde görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır."

 **Cevap: Öğrenci velileri bizimle birlikte derse katıldılar. Okul

 idaresi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri 3 saatte ve ders

 Saati içerisinde görevden telefonla almayı gerektirebilecek nasıl bir

 Gözlemde bulunmuş olabilir sizce?

 Ayrıca, okul müdürü o gün okuldan ayrılmışken, yetkililer sınıf

içerisine girmeden bu nasıl mümkün olabildi? Okul müdürü, velilerin

 Yalnızca soru sorduklarını belirtti.

 *Bakanlık açıklaması: "Öğretmenimizin sosyal medya paylaşımı

 Sonrasında, söz konusu görevlendirme kararının tebliği konusunda

 Gerekli hassasiyetin gösterilmediği ortaya çıkmıştır."

 **Cevap: Sosyal medya paylaşımından 2

 Gün önce, göreve başladığım ve görevime son verildiği gün ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne giderek hem İlçe Milli Eğitim Müdürü hem de İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ile durumu konuştum. Herhangi bir çözüm yolu önermediler ve durumla ilgili özür dahi dilemediler.

 *Bakanlık açıklaması: "Durumun fark edilmesinin hemen ardından ilçe Müdürlüğü ve Okul Yöneticilerimiz vakit kaybetmeksizin uyarılmış

Olup, öğretmenimizle bizzat görüşülerek kendisinden özür dilenmiştir."

 **Cevap: gece 12 sularında aranıp aynı okulda

 Göreve çağırıldım. Bunu sadece sosyal medyadaki paylaşımım üzerine

 Gerçekleştiği için kabul etmediğimi belirttim. Sabah saatlerinde dilekçe vermek için İlçe Milli Eğitim

 Müdürlüğüne gittim ve ne istediğim sorulduğunda 'en azından bir özür dileyebilirdiniz' demem üzerine 'istediğiniz özürse ben diliyorum' gibi bir yanıt aldım.

*Bakanlık açıklaması: "Ayrıca, öğretmenimize başvurduğu alternatif alanlarda görevlendirme yapılabileceği bildirilmiştir."

 **Cevap: Alternatif alanlar değil kesinlikle. İlk andan beri yalnızca

 Aynı okul ve sınıf teklif edildi.

Yukarıda belirttiğim gerekçeler nedeniyle bu okula dönmek istemiyorum doğrusu. Konuyla ilgili bir netice elde edilmiş olmasa da, Cumhurbaşkanlığı benden bilgi talebinde bulundu ve ilettim. İlçeye, beni görevden almalarının yazılı sebebini talep ettiğime dair, verdiğim dilekçeye yanıt vermediler henüz, dilekçeye muhakkik atamışlar. Bununla birlikte ilk hafta veli ve okul müdüründen konuya ilişkin yazılı gerekçe istemediği için pişmanlık duyduğunu belirten Şube Müdürü, her nasıl olduysa olayın yaşandığı gün tarihli dilekçeler edinmiş.

Tüm bu yaşanan olayları kamuoyuna doğru ve tarafsız bir biçimde aktarmaya gayret ettim. Kendim için bir sonuç elde etmek için değil, hiçbir engellinin böylesi muamelelere maruz kalmaması amacıyla bir tür farkındalık oluşturmak istedim ve istemeye de devam ediyorum. Bu süreçte birçok ulusal ve yerel yayın kuruluşundan ulaşıp röportaj yapmak istediler. Yalnızca bir karışıklığa yol açmamak ve konunun amacından sapmaması için kabul etmedim.

EGED ve Engelsiz Erişim Derneği konuyla ilgili basın açıklaması yayınladılar. Kendilerine ve başta Av. Sevgi MART hanım olmak üzere destek olan, beni yalnız bırakmayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Biz engellilere verilen işlere lütuf gözüyle bakılmadığı, haklarımızın gasp edilmediği ve talep ettiğimiz her şeye herkesle aynı anda eşit bir biçimde erişebildiğimiz bir yaşam diliyorum.

 

Konuyla ilgili haberlere alttaki bağlantıdan ulaşılabilir

 

BBC röportaj: https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-46425284
Eğitimde Görme Engelliler Derneği Basın acıklamas: http://eged.org/node/458
Engelsiz Erişim basın acıklaması:
https://www.engelsizerisim.com/detay/gorme-engelli-ogretmen-telefonla-pardon-denilerek-gorevden-alinamaz/


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.