Toplam Okunma 0

Merhaba arkadaşlar, bu ay sizlerle, geçen ayki yazımda özetlemeye çalıştığım, Engelli Bireylere Yönelik Fiziksel-Cinsel Şiddet, İstismar ve Kötü Muamele Olayları İzleme Raporu hakkında biraz konuşalım istedim. Yazıya http://engelsizerisim.com/eeeh/yazi/54/engelli_bireylere_yonelik_fiziksel-cinsel_siddet_istismar_ve_kotu_muamele_olaylari_izleme_raporu

 adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Rapor, Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği tarafından, toplumsal hayatın tamda ortasında duran bir buzdağına ışık tutmak amacıyla hazırlanmış. Dürüst olmak gerekirse raporu okumaya başladığımda, bu denli iç acıtıcı olayların yaşanmış olabileceğini düşünmemiştim. Ancak okudukça ve kendimi tutamayıp biraz araştırma yapınca, aslında bu sorunun tahminlerimizden de büyük olduğunu anladım.

 

Cinsel-fiziksel şiddet, istismar ve kötü muamele, insan ya da hayvan her kime ve neye yönelmiş olursa olsun iç acıtıcıdır. Bunu tartışmaya dahi gerek duymuyorum. Ancak, gerek zihinsel yetersizlikler gerek fiziki çevrenin gerekse ekonomik ya da sosyal imkânsızlıkların engellemesi sonucu, hareket ya da algı kabiliyeti kısıtlanan bireylere karşı gerçekleştirilen eylemlerin, başta ceza yasaları olmak üzere, çok daha ağır yaptırımlarla karşılaşması gerekmektedir. Bu hem toplum düzeni hem de bilinci açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Biz, bizi engelleyen bir durum olmadığı sürece, toplumun diğer bireyleri ile aramızda herhangi bir fark olmadığını savunuyor ve her fırsatta vurguluyoruz. Bu bir gerçek ancak yaşadığımız toplumun realitesi de günışığı gibi ortada dururken ve biz bu toplum içinde nefes almaya devam ederken; bu realiteyi yadsımak; sadece bize değil, toplumun diğer bireylerine de zarar verecektir. Bu nedenle mevcut durumla mücadele kabiliyetimizi artırıcı tedbir ve düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

 

Başta yasal düzenlemelerdeki yetersizliklerin giderilmesi gerekmektedir. Zira günümüzde yürürlükte bulunan düzenlemeler; özellikle maruz kaldığı cinsel veya fiziksel muamelenin sonuçları ve şiddetini algılayamayacak durumdaki zihinsel engelli bireyleri korumaktan oldukça uzaktır. Yasal düzenlemelerin yetersizliğine, onları uygulayacak görevlilerin eğitim ve bilgi eksikliği de eklenince, ortaya çıkan durumla mücadele imkânı neredeyse kalmamaktadır. Yaptığım araştırmaların birçoğunda, konuştuğum görevliler de aslında ailelere yardım etmek istediklerini, ama saldırı mağduru bireylerin, olayları tam aktaramadığını, ailenin tespitinin de kendileri için, zaman zaman yetersiz kaldığını ifade ediyorlar. Bu noktada, sadece psikolojik değil; adli muayene yapmakla da yetkili adli tabiplik kurumunun aktif katılımı ile olayın daha kısa sürede aydınlatılabileceğini düşünüyorum.

 

Yine bizler için, maruz kaldığımız kötü muameleyi anlatıp; şikâyette bulunabileceğimiz bir merciin oluşturulması gerekmektedir. Şu anki düzenlemelerde, hangimiz, kolumuzdan hoyratça tutan birisi hakkında şikâyette bulunabiliyor; yolumuzu değiştirmeye çalışan birini engelleyecek bir kamu görevlisi bulabiliyor ya da ola ki bu müdahaleler ileri boyutlara varırsa, derdimize kimi inandırabiliyoruz? Düşünün, yolda yürürken birisi gelip hoyratça kolunuzu tuttu ve bu müdahale artık cinsel istismar boyutuna doğru gidiyor. Siz bu noktada birilerinden yardım istemeye kalksanız, nankör olan siz olursunuz. Çünkü kolunuzu tutan kişinin tek niyeti, dışarıdan bakan birisi için, size yardımcı olmaktır. Zira bizzat benim işyerimin önünde yaşadığım bir olay. Olayı amirime anlattığım zaman, “Avukat hanım, adam size yardım etmek istemiş, biliyorsunuz inşaat var. Siz de abartmayın canım…” diyerek; nankör olduğumu kibar bir dille ifade etmişti. Bu durumları şikâyet edebileceğimiz ve bizi gerçekten dinleyebilecek merciiler bulunduğunu hayal edin. Elbette ki o merciiler de toplumu bilinçlendirmek için çalışmalar yapacak ve bir kişi de olsa, bir görme engelli istemediği sürece, onun kolundan tutulmayacağını; bir yürüme engelli istemediği sürece, tekerlekli sandalyesinin yön değiştirilmeyeceğini, bir işitme engelli istemediği sürece, sokağın ortasında durdurulup; var güçle bağırarak bir şeyler anlatılmayacağını öğrenecektir.

 

Biliyorsunuz ki medyanın amacı, yaşanan ilginç olayları bulup; derleyip; izleyici ya da dinleyici kitlesine en çarpıcı biçimde aktarmaktır. Ancak bunu yaparken kişi hak ve özgürlüklerine, bedensel ve ruhsal dokunulmazlığa azami düzeyde saygı göstermesi gerekmektedir. Raporu okuduktan sonra, özellikle engelli bireylerin konu edinildiği haberleri taradığımda, tıpkı rapordakilere benzer bulgularla karşılaştım. Çok üzülerek belirtmek isterim ki; medya, haberin içeriğinde bir engelli varsa, bunu vurgu aracı olarak kullanıyor. Yaşanan olaydan çok, olaya konu kişinin engeli vurgulanıyor ve toplumun ilgisi, o noktaya çekilmeye çalışılıyor. Bu lanse edilişi, basın özgürlüğü olarak kabul etmek elbette mümkün değildir. Bu nedenle medyaya yönelik denetimlerin de arttırılması, özellikle istismar ve kötü muamele olayları ile cinsel ve fiziksel şiddete yönelik haberler yapılırken, temel kişilik haklarına uyumun sağlanması için, gerekli yasal tedbirlerin alınması gerekiyor. Ben bu tür haberlerin medyada hiç yer almaması gerektiğini düşünüyorum. Tabii buna karşı çıkacak arkadaşlar da olabilir. Ama engelliler, yaşadıkları çevrede mutlaka dikkat çekiyorlar. Zaten bir fark edilmişlikleri var. Bir de üzerine bu tür olaylarla gündeme taşınmaları, özellikle zihinsel engellilere yönelik cinsel saldırı haberlerinin basında yer bulması, eğitimsiz bireylerde, farklı düşüncelerin uyanmasına sebep olabiliyor. Biliyorum bu bir koruma mekanizması değil ama toplum bilincini artırana kadar, bu tür olayların basında değil, adli merciler önünde yer bulmasının çok daha çözümsel olacağını düşünüyorum.

 

Ben eğitim hayatım boyunca, hep kaynaştırma eğitimi sistemine tabi olduğum için, bu konuda, salt görme ya da işitme engellilere eğitim veren okullarda uygulanan sistem hakkında bilgi sahibi değilim. Ancak, kaynaştırma eğitim sisteminin, engelli birey üzerinde çok olumlu etkileri olduğunu, kendisini tecrit edilmiş gibi hissetmesini engellediğini ve toplumla daha kolay uyum sağlamasına yardımcı olduğunu söyleyebilirim.

 

Raporla ilgili söylenecek daha çok şey var arkadaşlar. Ancak şunu gördüm ki her nereden hareket edersek edelim, son nokta hep eğitim oluyor. Bu toplumun bilinç düzeyini, eğitim seviyesini artırmadığımız sürece, normal / engelli ayrımı yapılmaya, zihinsel engelli arkadaşlarımız cinsel obje olarak görülmeye, görme, fiziksel ve işitme engelli arkadaşlarımız her türlü kötü muameleye maruz kalmaya devam edecekler.


Sesli Dinle

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.