Bazen ruhumuz kadar geniş olan yerlerde, sonsuz genişlikte, sonsuz boşlukta, sınırsız bir zaman aralığında, akıp gitmek, yürüyüp kaybolmak isteriz. Ne güzeldir o sonunu bilmediğin bir yerde, zaman kaygısı duymadan, canının istediği kadar gitme, başını alıp uzaklaşma duygusu. Burada tek durduran yorgunluk ya da artık ruhunun dinginliğe ulaştığını hissetmektir. Böyle yerlerde gitmek güzeldir ama her gidişin bir de dönüşü vardır. İşte o dönüş kaygısı ve korkusu, bir yerde arkanda bıraktığın dünyaya bir yandan zorunlu tutunmayı gerektiriyor.
Neden mi bahsediyorum? Eee yaz geldi biraz daha doğaya sokulma vakti. Çok bunaldığım zamanlarda, hep doğanın hasretini çekerim. Toprağa yatmayı hayal ederim mesela, yeşil içinde kaybolmayı veya deniz kenarında sonsuz yürüyüşler yapmayı… Sanki anne kucağı gibi şefkatli ve güvenilir gelir bana.
Kumsalda yatmak, denizin sesini dinlemek, kokusunu içime çekmek derin derin ve o denizden gelen esintiyi hissetmek varya işte o anlar, zamanın akışını durdurmak istediğim anlardandır
Otelden, evden kumsala gitmek, kumsaldan denize koşmak, kolay ve eğlencelidir. Amaa denizde yüzdük eğlendik, akıntının da etkisiyle çoğu zaman girdiğimiz yerden çıkmak mümkün olmamaktadır. Denizde çok eğlendik, yorulduk artık biraz dinlenme vakti. Üstelik ıslak mayo ve saçlarla denizden çıkınca iyicede üşüdük. Bir an evvel havlumuza sarılmak ve şezlongumuza uzanmak istiyoruz. Eğer kalabalık bir kumsaldaysanız ve birileri sizin görmediğinizi fark ettiyse tutup elinizden yerinize götürecektir. Ancak ideal olan bu değildir. Kumsal boş olabilir, dahası kimseden yardım almak istemeyebiliriz. Bu durumda ne yapılabilir? Eğer bir otel plajında ya da tesis olan bir plajda havuza veya denize giriyorsanız işiniz daha kolay. Çünkü buralarda ipuçları belirleme imkânı daha çoktur. Muhtemelen bu tesislerin, sürekli müzik yayını yapan kafeleri vardır. Konumunuzu bu sesin geldiği yere yakın bir yere gelecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Yerinizi seçtiniz diyelim. Büyük bir kaya parçası yanı, elektirik direğinin sağ tarafı falan gibi. Yer seçerken, sabit bir mekân seçmekte fayda vardır. Yerimizi belirledik, sıra geldi yerleşmeye. Ben böyle bir durumda diğer şezlonglarla karışmaması için terliğimi şezlongun ön sağ ayağına gelecek şekilde bir yere yerleştiririm ve terlikleri de birisi çarpıp yerini değiştirmesin diye şezlongun altına doğru iterim. Terliklerimin üzerine de ayırıcı olması bakımından bastonumu ya da çantamı falan koyarım. Eğer az görüyorsanız, renklerden de faydalanabilirsiniz. Kumsala veya şezlongun rengine zıt bir takım eşyalar yerleştirmek yerinizi bulmak için kolaylık sağlayacaktır.
Bir de benim bir dönem kullandığım yöntemlerden biri, uzaktan kumanda ile kontrol edilebilen sesli cihazlar. Bu bir dönem valiz bulucu olarak satılıyordu. Cihazın kumandasına bastığınız zaman, ses ünitesinden bir sesli sinyal çıkıyor. Bu üniteyi kumsalda plaj çantanızın sapına, şemsiyenize takarak, kumandanızı da su geçirmez bir aparata koyarak üzerinizde taşırsanız, denizden çıktığınızda, kumandanızın tuşuna basarsanız sesin gelddiği yöne doğru giderek yerinizi tespit edebilirsiniz. Bu yöntemin dezavantajı, belirttiğim cihazların pil ömrünün kısa olması, denizde veya havuza girerken su geçirmez bir aparat edinmek veya eğer kapalı bir yerde havuza giriyorsanız, sesin yankı yapması halinde sizi şaşırtma ihtimalinin yüksek olmasıdır. Yine de fena bir yöntem değil. Ben son iki yıldır bu yöntemi su geçirmez aparatımı kaybettiğim için kullanamadım ama bu yaz eğer bir aparat bulabilirsem tekrar kullanmayı deneyeceğim. Bir de yukarıda kumsalde uzun uzun yürümeyi sevdiğimden bahsetmiştim. Sanıyorum geçen yıldı. Boş bir kumsalda akşam üzere yürümeyi çok arzuladım. Ama hiçbir hazırlığım yoktu. Düşündüm ne yapabilirim diye, aklıma adım saymak geldi. O gün, deniz kıyısında hayatımda ilk defa kullandığım adım sayma yöntemini kullanarak uzun uzun yürüdüm. İdeal bir yöntem değil tabii ama anlık bir çözüm. Çünkü o sırada insan hiçbir şey ile meşgul olmadan sadece ortamı yaşamak istiyor.
Bu yöntemler kişisel olarak benim bulduğum yöntemler. Muhtemelen başka görmeyenler de kendileri için başka yöntemler buluyorlardır.
Olması gereken, otellerin ve belediyelerin görme engelliler ve diğer engel gruplarının da ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde plajları düzenleyerek bu insanlarında stressiz bir tatil yapmalarına ortam hazırlamasıdır.
Peki neler mi yapılabilir? Hemen benim aklıma gelen birkaç şeyi burada sizlerle paylaşayım.
1. Tesislerde havuza, denize ve çevredeki kafe, tuvalet ve duş yerleri gibi yerlere giden klavuz izler döşenerek bu izler, sesli navigasyon ile veya başka sesli uyaracılar ile desteklenmelidir. Tesise giden görme engelli müşteriye bu sistemi kullanabileceği kumanda verilerek konaklama süresince bu yöntemden faydalanması sağlanabilir.
2. Şezlonglar, şemsiyeler numaralandırılarak, mesela sinema koltukları gibi belli bir sistemde dizilerek yerleşim sağlanmalı, tabii bu numaralandırma sistemi görme engellilerin de faydalanacağı biçimde sesli veya kabartma yazılı da olmalı. Böylece yerimizi kaybettiğimizde yardım almamız gerekse bile kullandığımız şezlong ve şemsiye numarasını söyleyerek daha kolay yardım almamız sağlanabilir.
3. Eğer sahil şeridi uzun bir yol ise, kıyıda belli mesafelerde örneğin her 50 metrede bir numaralandırılmış dubaların olması, benim gibi deniz kıyısında uzun yürüyüşler yapmasını seven kişiler için çok faydalı olacaktır. Ben bunu düşünürken, aklıma tekerlekli sandalye kullanan kişiler geldi. Sanıyorum onların içinde de sahilde uzun uzun gezinmek isteyen kişiler vardır. Sahil düzenlemelerinde bunlarda göz önünde bulundurulmalı.
4. Belirttiğim numaralandırma sistemleri, orman ve çöl gibi boş ve karışık alanlarda da özgürce yürüyüşler yapabilmek için işe yarayacaktır.
Bu güzel yaz günlerinde hepinize erişilebilir ve güzel tatiller dilerim.