26. Sayı: Nisan2016

Merhaba Değerli Okuyucularımız,

EEEH Dergi dur durak bilmeden yoluna devam ediyor. İşte 26. sayımız huzurlarınızda. Bu ay okuyucu dostlarımızın akınına uğradık, tam üç konuk yazımız var. Siz de buradan dünyaya seslenmek isterseniz, yazılarınızı e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Bu sayımız Burak Sarı’nın “Düşünsel Kölelik” başlıklı eleştirel yazısıyla başlıyor. Zincirlenmiş düşünceler prangalanmış bileklerden bile daha tutsak edici bizi. Deniz Aydemir-Döke mikro saldırı konusuna değinmeye devam ediyor. Bu kavramın ne demek olduğunu öğrendiğimize göre, artık bizi nasıl etkilediğine geçebiliriz. Aslında bu kuramsal yazıların uygulamalı bir örneği gibi olan bir konuk yazımız var sırada. Sevgili konuk yazarımız Muzaffer Eskin, geçmişi şöyle bir yâd ediyor. O dönemleri yaşayanlar kendilerinden çok şey bulup anılara dalabilir, bizden söylemesi. Gençler biz de kulaklarımızı açık tutalım, yaşanmışlıklardan öğrenilecek çok şey var. Eylem Yurtsever yine ilginç ötesi bir başlık atmış yazısına. Bir adres mi tarif ediyor, masörüyle mi konuşuyor bilinmez. Merakınızı gidermek için okumanız şart, bizden daha fazla ipucu yok. Bu ay Pınar Yavuz enfes bir yazı yazdı bizler için. Bu bir kısa film eleştirisi. Hem film hem de yazı müthiş. Toplumun engelliliğe bakışını bir çırpıda gözler önüne seren bir yazı ve film. Filmden sonra bir de gezi yazısı okumak ister misiniz? Elif Emir Öksüz bu ay Kanada’da yolculuğunu anlatıyor. Özellikle bağımsız seyahat hakkında sorularınız varsa, kaçırılmaması gereken bir yazı. Genç konuk yazarımız Emre Saçu Open Book programını tanıttığı yazısıyla bu ay yine bizlerle. Şimdiki gençler bomba gibiler, sağ olsunlar bildiklerini bizlere de anlatıyorlar. Mürşide Ciğerlioğlu taşınmıştı biliyorsunuz. Hani kapısında çiçek var. Gelin bir dinleyelim bakalım alışveriş işlerini nasıl hallediyormuş Mürşide yeni hayatında. Son yazımız da başka bir konuk yazarımızdan. Ramazan Akel, kaldırımları hicvettiği bir şiirle bizlerle. Okuyup da katılmamak mümkün değil. Belki de bazen dilekçelerle isteklerimizi dile getirmenin yanında böyle sanatsal girişimlerde de bulunmalıyız öyle değil mi, siz ne dersiniz?

Hepinize iyi okumalar.